Sözlük
(Dil,
düşünüş sergeni)
İyi bir sözlük
okuruyum. Sözlük okumak, düşünüş yaylasında, yararlı/zevkli bir
geziye çıkmaktır benim için. Sözvarlığımın boyutunu denetlemedir.
Sözcükleri,
madde madde okuyup geçmem. Kavramlar birbiriyle bağıntılıdır: Kiminde
karşıtlarıyla, kiminde içerdiği öteki kavramlarla açıklanır madde
başı sözcüklerin anlamı. Yalnızca orada kalır, kavramların ilintilerine,
ilişkilerine bakmazsak, tek bir kavrama çakılır kalırız. Düşünme,
yazma kekemesi oluruz.
(Yukarıda
değinilmesine karşın, daha somutlaştırma için yenileyelim.)
Diyelim ki düşünmek maddesini okuyorum sözlükte. Önce anlam
açıklamalarını sırasıyla kâğıda dökerim: 1. Bir sonuca, bir karara
varmak amacıyla bilgileri inceleme, karşılaştırma ve aralarındaki
ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler
oluşturmak, muhakeme etmek. 2. (Bir şeyi, bir kimseyi) aklından
geçirmek, göz önüne getirmek, zihninde, hayalinde canlandırmak.
3. Zihniyle arayıp bulmak. 4. Bir kimseye, bir şeye karşı ilgili
ve titiz davranmak. 5. Akıl yürütmek, ne olabileceğini önceden
kestirmek. 6. Öneriyi, durumu, bir şeyi inceleyerek oluşturmak.
7. Bir şey yapmaya niyet etmek, tasarlamak. 8. Tasalanmak, kaygılanmak.
9. Bir şeyin öyle olduğunu sanmak. 10. Bir dille düşünmek, o dilin
sözcüklerini, deyimlerini kullanarak akıl yürütmek. 11. Başka
bir şey düşünmemek, yalnızca onunla ilgilenmek.
Sözcüklerin,
sözlükteki anlamlarını kâğıda döktükten sonra düşünmek kavramıyla
ilintili, ilişkili maddelere (altları çizili) bakar, onları da yazıya
döker, üzerinde düşünür, yazmaya başlarım.
'Bitti'
diye bakmam o yazıya. Unutulacak; bir süre dinlendiririm. Başkasının
yazısıymışçasına, insafsızca gözden geçiririm. Sözcükleri yerinde
ve doğru kullanmış mıyım diye yazıyı ve kendimi denetlerim.
Sözlükler, ana
kaynaklarımdandır da, çok mu bağlıyım onlara? Sözlükçü, sözcüğün
anlamını yaratmaz. Kullanıma göre açıklar sözcüğün anlamını. Kullanımda
genel kabul görmüş anlam ve tanımları sözlüğe geçirir. Sözlükçü,
kullanımın arkasından gider.
İnsan, yeni
durumlar, gerekler, gereksinimler karşısında nasıl yeni tavır, tutum
takınır, nasıl edimini, tutumunu gereksinimlere göre ayarlarsa;
insan beyninin, düşünüşünün dışa vurumu, iletiye ağımı olan söz
de insan gibi değişen, dönüşen bir canlıdır: Değişerek, dönüşerek
dirimini sürdürür, canlılığına açılım kazandırır.
Sözlükler, doğası
gereği duruktur. Sözlük anlamıyla yetinirseniz, düşünüşünüz duruk
kalır. Dil insan gibi, duruma göre değişen, yeni durumlara uyarlanan
bir canlılıktır. Dilin, yaşam içindeki canlılığını yakalamak gerekir.Yazar,
şair, düşünür vb.leri, hatta halk, sözcüklere yeni anlamlar yükler.
Sözcükler, kullanımda umulmadık yeni anlam kazanır. Çağıncıl yazın,
düşün ve sanatı izlemezseniz, dilin ve düşünüşün canlılığını yakalayamazsınız.
Sözlüklerin, eski, ölü sözcükleri de içerdiğini unutmayınız! Eski
sözcükle kurulan konuşma ve yazı eski kafalı; ölü sözcükle kurulan
konuşma ve yazı durağandır; ya müzeliktir ya ölü ağıdıdır.
Nisan-Mayıs 2012
Yazarın Önceki
Yazıları:
Kitapsız Kültür Topaldır
Aziz Nesin'i Anlayabildik mi?
İnsana Değgin
Öfke
Düşünce, Düşünüş
Düşünmek
Türkçe Denemeye Katkı
Yiğit, Sert ve Dik Adam mıyım?
Soyadı Sahtekârıyım
SÖZ VE İNSAN / (Sözüne bak, insanını tanı)
Sözcük Seçimine Özen
Seslendirme ve Noktalamanın Önemi
Dil Savrukluğunun Nedenleri
Dilimizde Edim ve Edicinin Özellikleri
|