
Tüm
canlılığıyla Füsun Önal
Toronto
semaları derken, doğup büyüdüğüm Nişantaşı, Suadiye, Kadıköy, ailem,
çok sevdiğim arkadaş ve dostlarım ile her şeyin bir anda anlamlaştığı
güzel İstanbul'dayım. O kadar yenilik olmuş ki, vapurların iç tasarımındaki
değişiklikten tutun da, artık bir Metrobüs var. Anadolu Yakası Söğütlüçeşme'den
Mecidiyeköy tam 15 dakika. Yemek kültürümüz ise her köşe başında
bir dükkân ile tavan yapmış. Trafik ve bürokrasi arasına sıkışan
milletimizde boşa at koşturmacalarına devam. Eskiden anayollar tıkalı
idi, şimdi her sokak. Çağdaş gelişmelerle beraber, boyun eğmiş,
çakma bir kültür ve yaşam insanların üstüne bir türlü çözüm bulunmayan
hava kirliliği gibi çökmüş. Her yerde kocaman ebatta "Sigara
İçilmez" levhası: "69 TL ceza", etkili protestoya
kapalı bir toplum olarak değişmenin çok uzaklarda olduğunu hissettiriyor.
Kahve Dünyası, Starbucks'ta en az on yirmi koltukta gençler oturuyor.
Kadınlar, erkekler, herkeste bir oturma ve kahve sohbetlerine dalmışlık…
Üretimin başı sanki özellikle boş bırakılmak isteniyor; ışıksız
sokaklar, hatta caddeler depresyona meyilli... Başbakanımızın özgürlükleri
savunması gerekir ama, hükümetin koyduğu bir yasak var. Youtube.com.
kapalı. Başbakan Erdoğan Hindistan yolunda gazetecilerle sohbetinde,
6 aydır yasaklı olan video paylaşım sitesi Youtube'den söz açılınca,
"Ben giriyorum, siz de girin" dedi.
 |
Arkadaşımız
Filiz Tümer ünlü sanatçı Füsun Önal'la. |
Kişilerdeki
hükümete ve ortama güvensizlik ekonomik kriz ile kaynaşınca alternatif
arayışlar, uzmanı olduğum Kanada göçmenlik başvurularında bayağı
bir yoğunluk yaşattı. Bu esnada Facebook arkadaşım Füsun Önal ile
sohbet etmek üzere Levent, Gonca Sokak'taki şirin bir kafe, Testorosa'da
buluştuk. Füsun'un gönderdiği mesajlar ve telefonlarla yeri bulmakta
hiç zorluk çekmedim. Karşımda bir anda çocukluğumun şöhreti, hakkı
ile sanatçı unvanını elde etmiş, "Ah nerede vah nerede, Senden
başka, Oh Olsun"… şarkılarıyla altın plak sahibi, güzel insan
Füsun Önal, Filizciğim diyerek, bütün gönlü ve kollarını açarak
kapıda kucakladı. Sanki kırk senedir tanışıyormuş havasında hemen
çayları söyledik ve koyu bir sohbete daldık. Kafe'nin ikinci katı
bir gün öncesinde Füsun'un TV çekimleri yapıldığı için sahibi tarafından
bize kapatılmıştı.
Bütün
gün isminden dolayı ilginç bulduğum "Aşk çiş gibidir
gelince tutamazsın" kitabını İnkılap Kitapevi'nde tükendiği
için alamadım. Ama işte 90'lı yıllarda Aziz Nesin ve Tarık Dursun
K. tarafından yazar olarak keşfedilen, 70 yıllara müzik parçalarıyla
damgasını vuran, tiyatro, fotoğrafçılık, yaşam, sanat, tecrübe kokan
Madonna türü çılgın, balık burcu, TED Ankara Kolej mezunu Füsun
Önal karşımda duruyordu.
F.T: Başarılı
bir sanatçısınız, ama hâlâ hayal ettiğiniz, gerçekleştirmek istediğiniz
bir proje var mı? Mesela ben sizin çok iyi bir caz yorumcusu olduğunuzu
biliyorum.
F.Ö: Zaten üniversiteye başladığımda da Erol Pekcan Orkestrası'nda
şarkıcı olarak caz söylüyordum. Bir buçuk yıl sanki Berkley'e okula
gidiyormuşum gibiydi. Çünkü orada çok değerli müzisyenler vardı.
Elektronik müzikten uzak bir orkestra idi. Erol Pekcan kontrbas
çalardı. Sonradan evlendiğim Atilla Özdemiroğlu hem flüt, hem trombon,
hem keman çalardı. Şahin abi, Nejdet abi gibi süper yetenekli elemanlarla
müzik yaptım. Şimdilerde ise keyfe keder, mesela Şevket Turlar'ın
TV programlarına katıldığım zaman, orada canlı söylüyoruz, kaptırıyoruz;
bazen iki sesli söylüyoruz, bazen düet yapıyoruz.
F.T.:
En çok yorumlamayı sevdiğiniz şarkıcı ve besteci kim?
F.Ö.: Bir ayrım yapamam. Nat King Cole'un Blue Moon ve My Love şarkılarıyla
potpuri yapmayı seviyorum mesela.
F.T: Çok
yönlü bir sanatçısınız? Eğer şarkıcı olmasaydınız, hangi sanatla
başlardınız?
F.Ö.: Annemin geçmişte engellemesine rağmen o fırsatı sonunda yakaladım.
Liseyi bitirdikten sonra tiyatro bölümüne girecektim. Çocukluğumdan
beri tiyatrocu olmak için yanıp tutuşuyordum zaten. Varlık Yayınları'nın
tiyatro kitaplarını alır, bütün rolleri okur, ezberler, kendi kendime
oynardım. Demek o kadar istemişim ki tanrı bu dileğimi kabul ederek
bana dünyanın en ünlü oyun ve müzikallerinin Türkiye biçimlerinde
başrol oynama şansını hediye etti.
F.T.:
Evet, şu anda Figaro'nun Düğünü'nde başrol oynuyorsunuz. Nasıl hissediyorsunuz?
F.Ö.: Beyoğlu Karınca Tiyatrosu'nda sezonda yeni oyun olarak açtık.
Süper hissediyorum. Repertuar tiyatrosu olduğumuz için her gün oynayamıyoruz.
Filiz
Tümer
SÜRECEK
Ocak 2010
|