Kanada I. Dünya Savaşı'nda Türkleri 'esir' almış

Tarihçi
Işıl Acehan'ın araştırmaları sonucu ortaya çıkardığı gerçeklere
göre, Kanada hükümeti I. Dünya Savaşı'nda o zamanki anayurtları
Osmanlı'dan 10 bin kilometre uzaklıkta 'tehlikeli görülen' Müslüman
Türk kökenli yurttaşlarını esir olarak tutuklayıp toplama kamplarına
göndermiş.
Neden tutuklandıklarını
bile anlamayan Türklerin çoğunluğu bugün Bingöl'e bağlı Kiğılı ilçesinden
Kanada'ya göç etmişler.
Tarihçi
Işıl Acehan araştırmalarında ortaya çıkarmış olduğu gerçeklerle
ilgili şunları anlatıyor:
I. Dünya Savaşı'nda
Kanada'da Kiğılılar ve Osmanlı Savaş Esirleri
I. Dünya Savaşı
elbette geride pek çok kayıp ve acı hatıra bırakmıştır. Savaşa dair
bugüne kadar pek çok şey yazılıp çizilse de, insan hikâyeleri açısından
halen karanlıkta kalan pek çok yönü vardır. Savaşın ilk yıllarında
yaşanan acı olaylardan biri de, İngiltere'nin dominyonu Kanada'da
bulunan Türk işçilerin esir alınarak toplama kamplarında tutsak
edilmesidir.
Bu acı olayın
sessiz şahitleri, Kanada'nın Ontario Eyaleti'ne bağlı Brantford
kentinde 1873 yılında kurulan Mount Hope Şehir Mezarlığı'nda "Turkish
Plot" (Türk Bölümü) diye adlandırılan bir bölümde yatmaktadır.
Bu mezarlar, Osmanlı İmparatorluğu'ndan, özellikle Kiğı'dan Kanada'ya
1900'lü yılların başında, burada bulunan dökümhanelerde işçilik
etmek üzere göç edip, daha sonra hayatlarını kaybeden Osmanlı tebaası
Müslümanlara aittir.
Brantford'un
ilk Müslüman Toplumu
1860'lı yıllardan
başlayarak Osmanlı'dan Amerika kıtasına başlayan Osmanlı göçleri,
1910'larda doruk noktasına ulaşmıştır. Amerika ve Kanada endüstrilerinde
işçilik yapmak üzere göç eden Osmanlılar, bu ülkelerin endüstriyel
bölgelerine yerleşmiş ve Osmanlı'da yaşadıkları hayatın bir modelini
de buralarda oluşturmuşlardır. Kanada'ya ise Osmanlı göçleri, bugün
Bingöl'e bağlı bir ilçe olan Kiğı'dan gerçekleşmiştir. Kiğı'dan
göç eden nüfus Müslüman ve Ermeniler tebaadan oluşmaktaydı. Nüfus
kayıtlarının gösterdiği üzere, Türklerin ve Ermenilerin bir arada
kaldıkları görülmektedir. Dolayısıyla, bu göçmenler için herhangi
bir etnik ve dinî ayrımdan söz etmek yanlış olur. Onları bağlayan
temel unsur hepsinin Kiğılı olmasıdır.

Türk toplumu
üyeleri neden olduğunu bilmeden esir ediliyorlar
Çoğunun amacı
biraz para biriktirdikten sonra memleketlerine geri dönmek olan
Türkler, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1914'te Almanya yanında I. Dünya
Savaşı'na girmesiyle hiç ummadıkları bir olayla karşılaşırlar. 1914
Savaş Halinde Tedbir Kanununa (War Measures Act) göre tüm düşman
devletler sınırları içerisinde doğanlar kayıt altına alınır. 5 Kasım
1914'te İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmesinden
tam 4 gün sonra, 10 Kasım 1914'te Brantford'da çalışan yaklaşık
200 Türk işçi bir gece polis tarafından evlerinden alınıp önce karakollarda
hapsedilir, sonra askeri hapishaneye gönderilir, oradan da toplama
kampına gönderilirler. Bunların arasında 10 yıldır Kanada vatandaşı
olan Türkler de vardır ve hapishaneye götürülürken "neden savaş
esiri olarak alındığımızı anlamıyorum, biz sadece işçiyiz"
derler. Askeri hapishanede sadece ekmek ve su verilen Türkler açlık
grevine başlar. Türklerin yanı sıra Avusturya Macaristan imparatorluğundan
70,000 kadar Ukraynalı sivil de esir kamplarına gönderilir. Osmanlıdan
gelen Ermeniler ve Ortodoks Makedonlar enterne edilmekten muaf tutulurlar.
Türkler ilk başta Kingston'da bulunan Fort Henry kampına gönderilirler.
Daha sonra yaklaşık 1000 kilometrelik bir uzaklıkta bulunan Kapuskasing'de
bir toplama kampına götürülürler.

Esir kampı muhafızlarından
birinin tuttuğu günlükte buradaki ağır doğa ve kamp koşulları anlatılmaktadır.
Tren raylarının sonlandığı, Kuzey Kutbu kadar soğuk olan Kapuskasing'de
kar fırtınalarıyla mücadele eden Türklere, içinde kalacakları barakaları
ve içine hapsedilecekleri tel örgüleri yapmaları emredilir.
1950'lerin Kanada
hükümeti, I. ve II. Dünya Savaşı esir kamplarına ait tüm bilgi ve
belgeleri imha ettiği söylenmektedir. Bu nedenle, esir edilen Türkler
hakkındaki bilgiler daha çok Kanada gazetelerinde ve olaya şahit
olan kamp subaylarının günlüklerinde yer almaktadır.
Kanada'daki
Kiğılılara ne oldu?

Esir kampında
geçirilen yıllardan sonra Türklerin akıbetinin ne olduğu henüz netliğe
kavuşmamıştır. Gemi kayıtlarının gösterdiğine göre göçmenlerin bir
kısmı, esaret sonrası Amerika'ya gelerek burada Michigan Eyaleti,
Detroit Şehrinde bulunan akraba ve arkadaşlarının yanına yerleşmiş,
Ford fabrikalarında çalışmışlardır. Çocuk Esirgeme Kurumu'nun kurucusu
Dr. Mehmet Fuad, Kurtuluş Savaşı sırasında babalarını kaybeden çocuklara
yurtlar yaptırılması için 21 Mart 1923 tarihinde Büyük Millet Meclisi'nin
oluru ile 5 ay süre ile ABD'ye gelir ve 8 Nisan - 3 Haziran 1923
tarihleri arasında ABD'de Müslüman Türk ve Kürtlerin yoğunluklu
olarak yaşadıkları bölgeleri dolaşarak yardım toplar. Şehit çocukları
için yürekleri sızlayan göçmenler zorluklarla biriktirdikleri paralarının
önemli bir kısmını Dr. Fuad Umay ve Kızılay aracılığı ile memlekete
göndermiştir.
Hem esarette,
hem de Kanada dökümhanelerinde 1000 derece üzerinde sıcaklıkta çalışarak
sayısız sıkıntı çeken Anadolulu göçmenler, Kanada endüstrisine yaptıkları
önemli katkının yanı sıra memleketlerine yardım için de ellerinden
geleni yapmıştır. Varlıklarının önemli bir kısmını Türkiye'de yetimhanelerin
kurulması için bağışlamış, hatta Amerika'dan yetim çocuklara süt
göndermişlerdir. Bu fedakâr vatan çocukları her zaman saygı ve rahmetle
anılacaktır."
Ocak-Şubat
2015
|