|
Attila İlhan'ın Şiiri

|
Ayın
şiiri
Her
ay okuyucularımıza ayırdığımız şiir bölümünde sizin de şiirleriniz
yayınlanabilir, ayın en iyi şiiri sizin imzanızı taşıyabilir.
Şiirlerinizi
bizimanadolu@
yahoo.com
ya
da
'Genç
Anadolu, C.P. 1141, Succursale Desjardins, Montréal, Québec
H5B 1C3' adresine yollayın; gelecek sayıda kim bilir, belki
de sizin şiirinizi yayınlarız.
Ayrıca
her ay ayın şiirine bir kitap armağanımız olacak.
|
Bu ayki yazımda
sizleri yazdığı birbirinden güzel ve özel şiirleriyle her kesimden
insanı düşündürmeyi her fırsatta başaran büyük usta Attila İlhan'la
tanıştıracağım. Tanıştıracağım dedim, çünkü ismen tanıyor olsak
da bir çok şairimizi derinden anlayamıyoruz. Bu köşede yer almasını
bu kadar istememin bir başka nedeni de, öncelikle Kanada'da yaşayan
Türk gençlerini ve gazetemizi okuyan siz sevgili okurlarımızı şiirle
tanıştırmak, Türkiye ve dünya şiirine büyük katkıları olan şairlerimizle
sizleri şiirsel bir yolculuğa çıkartmaktır. Eğer başarabiliyorsam
ne mutlu bana!
Attila İlhan'ın
sanatçı ruhu tartışılmaz bir gerçektir. Kendisi sadece bir şair
değil, aynı zamanda herkesin imreneceği bir şekilde bir çok sanatsal
yapıta imza atmış bir sanat severdir. Şiirin yanı sıra romanları,
sinema alanındaki çalışmaları, gazetecilikteki üstün başarısı ve
politik araştırma ve düşünceleriyle adından söz ettirmiştir. Attila
İlhan'ın birbirinden eğitici ve düşündürücü şiirlerinin arasından
sizlere 'Ben Sana Mecburum' adlı şiir kitabında yer alan 'Sen Burada
Bir Yabancısın' şiirini seçtim.
Bu rüzgârın
tadı senin hiç tatmadığın
Bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor
Konuştukları dil ömrünce duymadığın
Gözlerini sakla sen burda bir yabancısın
Akşam tren raylarına yağmur yağıyor
Devrilmiş bu
sokak ayak basmadığın
Çarmıha gerilmiş afişler ıslanıyor
Karanlıkta bir kadın tanımadığın
Bir şeyler söylüyor anlamadığın
Şüpheli oteller üstüne geriniyor
Sen burda bir
yabancısın saklanmalısın
Akşam tren raylarına yağmur yağıyor
|
Bize
Katılın!
Gençlik
sayfasına katılmak ister misiniz?
Çevrenizden bize haberler ulaştırıp, gençliğin sesini duyurmak
istiyorsanız, hemen
bizimanadolu@yahoo.com
ya
da
'Genç Anadolu, C.P. 1141, Succursale Desjardins, Montréal,
Québec
H5B 1C3'
adresine yazın.
Yazılarınızı,
şiirlerinizi bekliyoruz. Hadi kâğıdı, kalemi elinize alın
ya da bilgisayarın başına geçin!
|
Bu şiir her
ne kadar ilk okumadan sonra, şairin de deyimiyle, yıllar sonra doğduğu
büyüdüğü şehre dönmüş bir insanın o şehirdeki yabancılığını bizlere
anlatıyor gibi görünse de, derin olarak incelendiğinde bize çok
daha da fazlasını anlatıyor. Şiiri daha derinden incelediğimde bana
yansıttığı izlenim işte bu; Günümüz Türkiye'sinin önemli sorunlarından
biri batıya ayak uydurmaya çalışırken kendi özünü unutmasıdır. Özellikle
gençliğimizi saran bu batılılaşma sevdası Türkiye Cumhuriyeti'nin
özünü içten içe yaralamaktadır. Bu şiirde üstat sadece bir insanın
ülkesine geri dönüşünde duyduğu yabancılığı anlatmakla kalmayıp,
aynı zamanda batılılaşmanın bize hissettirdiği yabancılıktan bahsetmiştir.
Bir başka deyişle şair bizlere gitgide kendi kültürümüze, tarihimize
ve dilimize yabancılaştığımızı bu şiirinde ve bir çok şiirinde olduğu
gibi hatırlatmaktadır. Şairin hedef aldığı kitle aydınların oluşturduğu
kitledir. Ona göre aydınlar kendi değerlerini unutarak Avrupalılaşma
yolunda ilerlemektedirler. Şairin bir çok romanı ve şiiri işte bu
çelişkiyi içermektedir; çağdaşlaşmayı batılılaşma olarak kavrayan
aydınların kendi ülkelerine yabancılaşmalarını fark etmemelerini.
Şairlerin amaçlarından biri, özellikle Attila İlhan ve Nazım Hikmet
gibi halka eğilmiş şairlerin amaçlarından biri de halkı bu gibi
hassas konular hakkında uyarmak ve çözüm üretmek için birlik olmaya
çağırmaktır. Şiirleriyle bunları başarabilen ender insanlardan olan
Attila İlhan, hepimizin kalbinde ve beyninde önemli yer tutan bir
şairdir. Türk gençliğine ülkenin birliği konusunda şiirlerinde,
makalelerinde, romanlarında ve köşe yazılarında iletiler göndermekten
hiçbir zaman bıkmamıştır. Bu ayki yazımı Attila İlhan'ın sanatta
batılılaşma ile ilgili söylemiş olduğu sözlerle bitiriyorum: "Kültürümüz
(Batı'dan gelen) yeni etkiler altında kaldığı zaman, kendinin asâlet
ve şahsiyetini hakkıyla koruyamadı. Aydınların kültüründe, en önemli
yeri tutan mimarlık ve edebiyat, Avrupa modellerini tutsakçasına
taklide kapıldı. Mimarlık, I. Süleyman ve IV. Murat döneminin, soylu
örneklerini unuttu; Fransız 'empire', İtalyan 'Rönesans' ve klasik
Yunan tarzının kötü taklitlerini yaptı; bazen de bunlara bir Doğu
çeşnisi karıştırmak arzusuyla, daha kötü senaaaler meydana getirdi.
Osmanlı padişahlarının oturdukları Topkapı Sarayı'na, yüzyılların
verdiği görüntünün kıymeti bilinmeyerek, o bütünün ahengini bozan
Mecidiye Kasrı gibi, zevksiz binalar yapıldı."
|
SİZDEN
GELENLER
|
|
Duygu
Sancak 1985 yılının haziran ayında Türkiye'de doğdu, kendisi
Boşnak asıllı. Merve Sancak'ın güzel ablası Duygu şu an Vanier
College'e gitmekte ve ileride başarılı bir psikolog olma yolunda
son süratle ilerlemektedir. Kanada'ya geleli üç sene olmuştur.
çok uzaklardayım,
büyüdüğüm sokaklardan, her sabah beni karşılayan güneşten,
her şeyden çok uzaklardayım
şimdi yeni sokakları arşınlıyorum,
tanımadık, konuştukları dil bambaşka.
güneş bile farklı, sanki daha sönük.
içimde bir gün geri dönmenin hayali var
ancak her geçen gün bu yeni sokaklar
beni içlerine alıyorlar,
sinsice.
şimdi bambaşka bir ülkede yabancı yüzler etrafımda
kendimi bulmaya çalışıyorum.
kimi gün düşüyorum, kimi gün kalkıyorum
ama o hayal hep beynimde,
diyorum belki bir gün
tekrar büyüdüğüm sokaklar benim olur.
belki tanıdık güneş ısıtır bedenimi
ama gerçek hep gözümün önünde,
ben çok uzaklardayım ait olduğum topraklardan
o kadar uzak ki kokusunu unuttum yağmur sonrası toprağın
tanıdığım insanların yüzleri sislere karışıyor
anılarım sanki başkasının anlattığı hikâyeler gibi şimdi.
her geçen gün ben ben olmaktan çıkıyorum
yeni bir ben yaratılıyor
ve ben buna dur diyemiyorum.
ama inadına belki diyorum
bir gün ait olduğum topraklar beni kucaklar
ve anılarım tekrar benim olur....
Duygu
SANCAK
|
Aralık 2007
Yazarın önceki yazıları:
Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür
|