EKİN / YAZIN / SANAT


Kanadalı ve Türk Sanatçılardan Barış Köprüsü


BİROL UZUNMEHMETOĞLU

TORONTO - Kanadalı ünlü tiyatro sanatçısı David Keeley ve New York'ta yaşayan Türk müzisyen Ayhan Şahin birlikte yazdıkları ve 24 parçadan oluşan "The Conqueror" (Fatih) adını verdikleri müzikalde terörizmin parçaladığı Ortadoğulu bir ailenin trajik hikâyesini anlatıyor. Şiddetle bir yere varılamayacağı ana temasını işlenen bu eser verdiği barış iletisiyle geleneksel müzikallerden çok farklı ve Broadway tarihinde bir ilk olmaya aday.

Ayhan Şahin

Ünlü müzik adamı Arif Mardin'in izinden gittiğini söyleyen Ayhan Şahin, 2000 yılından beri New York'ta yaşayan söz yazarı ve yapımcı, modern rock, pop ve dünya müziğinden örnekler sunuyor. Türkiye'nin ilk rock müzikalini de yazan Şahin'in müzik yelpazesinde modern müzikallerin özel bir yeri var.

Ayhan Şahin ilk müzikali olan Genç Dostlar'ı Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde öğrenci iken yazmış. Ardından 1453 adını verdiği ve Türkiye'de oldukça ilgi gören müzikalinde ise Fatih'in İstanbul'u fethini anlatıyor. Şahin "1453 adlı eserimde Bizanslıların çöküşünü hazırlayan entrikaların, İstanbul'la birlikte Osmanlı'ya miras kalmasını ve günün birinde onun da sonunu getirmesini anlatmaya çalıştım" diyor.

İlk yüksek lisans eğitimini deprem mühendisliği üzerinde yapan Ayhan Şahin, İsveçli Müzik grubu ABBA'nın hayatını anlatan müzikalini ise gündüzleri Rusya'daki inşatta çalışırken geceleri yazmış. Şahin'in bu müzikali daha sahnelenmemişken ABBA grubunun hayatta kalan iki elemanının dikkatini çekmiş ve İsveç'teki Gençlik Festivali'ne davet edilmiş.

Üzerinde çalıştığı son müzikali olan The Conqueror'da Ayhan Şahin, Kanadalı tiyatro, sinema ve sahne sanatçısı David Keeley Ortadoğu'nun etnik müziğiyle evrensel pop müziğini birleştirerek bağlama, darbuka, ney, kanun, ut, davul ve zurna gibi geleneksel Türk ve Ortadoğu enstrümanlarını, batının modern enstrümanlarıyla birlikte kullanmış.

David Keeley, tüm dünyada ilgi gören "Mamma Mia" müzikalinde başrol üstlenmiş ve Kanada'nın en önemli sanat festivallerinden biri olan Stratford Festivali'nde sayısız oyunla sahne almış, önemli bir çok Hollywood filmlerinde oynamış bir sanatçı. David Keeley, son olarak 2005 yılında Toronto'daki Urinetown adlı müzikaldeki başrolüyle en iyi oyuncu ödülünü aldı.

Bizim Anadolu Gazetesi'nin okurları adına görüştüğümüz David Keeley ve Ayhan Şahin ile aşağıdaki sohbeti gerçekleştirdik.

BU: Bize nasıl tanıştığınızı ve nasıl beraber çalışmaya karar verdiğinizi anlatır mısınız?
DK: New York'ta Mamma Mia'nın Broadway Galası sırasında kırmızı halıdaki sıcak bir sohbetin ardından görüşmeye devam ettik. Ayhan o sırada THEM Müzikalini yazıyordu ve benden müzikaldeki rollerden birini üstlenmemi istedi. Kabul ettim ve beni etkileyen Ayhan'ın müziği sayesinde diğer ortak çalışmalara da imza attık.
AŞ: Sıkı bir ABBA hayranı olduğumu artık biliyorsun. David'i Mamma Mia müzikalindeki "Knowing Me Knowing You" adlı parçayı seslendirirken dinlediğimde kendisiyle çalışmaya karar verdim. İlk aklımdan geçen "üzerinde çalıştığım müzikal için aradığım adam bu" oldu.

BU: Bize ortak çalışmanız olan Fatih ya da Conqueror müzikalinden kısaca bahseder misiniz?
DK: Conqueror kısaca, terörizmin parçaladığı bir aileyi anlatıyor.
AŞ: Conqueror'deki öykü günümüzde Ortadoğu'daki küçük bir köyde geçiyor. Kötünün iyiyle savaşından çok içimizde iyinin de kötünün de olduğu gerçeği anlatılıyor. Bu ikisinin kavgası durumunda kimin kazanacağı sorusunu irdeliyor.

BU: Bu müzikali diğerlerinden farklı kılan nedir? Neden diğer müzikaller arasında önemli bir yere sahip?
DK: Terörizm üzerine yazılmış başka bir müzikal bilmiyorum. Konusu diğer müzikallerden çok farklı ve bu konuyu müzikle ifade etmek bizi epey uğraştırdı.
AŞ: Broadway'deki müzikallerinin büyük çoğunluğu fantezi konulardan oluşuyor. Bu ortamın içerisinde çok tartışılan ve aynı zamanda da gündemdeki gerçek bir konuyu müzikle anlatmak epey bir mücadele istiyor. İlk başta Brodway'deki bir yapımcıyla çalışmaya başlamıştık. Öykünün ilk taslağı ortaya çıkınca o yapımcı geri çekildi. Bu aslında bir bakıma da iyi oldu diyebilirim. Çünkü, bu sayede nazik bir konu hakkında önceden belirlenmiş kurallar olmadan kendi içimizden geldiğince çalışma olanağı verdi.

BU: The Conqueror Ortadoğu enstrümanlarını batının enstrümanlarıyla bir araya getiriyor. Müzikalinizin bu bölgeye barış getirmek için de bir katkısı olabileceğini düşünüyor musunuz?
DK:
Barışı getirmeyeceğini düşünüyorum, ama en azından kimsenin şiddetle kazanamayacağına küçükte olsa bir ışık tutacağına inanıyorum. The Conqueror benim 11 Eylül'e gösterdiğim bir tepkisiydi. Çok sinirli ve üzgündüm, ayrıca incinmiştim. İçimden İki taraftaki haksızlığa boşalmak ve haykırmak istedim. Neden o uçakları binaların üzerine sürdüler ve onları kışkırtan neydi? Elbette cevaplar kolay değil, çok karışık. Hatta o sebepler her gün değişiyor. Ancak kendimizi sorgulamaktan başlayarak belki kendi içimizde barışı bulur; ve karşımızdakine zeytin dalı uzatabiliriz. Gariptir ki, zaman zaman ben bile içimdeki düşmanla karşılaşıyorum, elbetteki ben de günahsız ve suçsuz değilim. The Conqueror'daki ana tema da bu.
AŞ: New York da yaşayan biri olarak David'den daha iyi söyleyemezdim. İkiz kulelerin çöküşüne tanık olmak hayatınız boyunca aklınızdan çıkmayacak bir olay. Bu bağlamda, iyi ile kötü hakkında bir eser ortaya çıkarmak 11 eylül yüzünden dünya ile daha da ilgili.

BU: Ayhan Bey'in ABBA ile ilgili bir müzikalinin olduğunu ve Ortadoğu Teknik Üniversitesinden İnşaat mühendisi olarak mezun olduğunu ve David'in de ABBAn in en güzel müziklerinden oluşan Mamma Mia müzikalinde önemli bir rolü olduğunu ve evinin renovasyonunu yapmayı sevdiğini biliyoruz. Müziğe ilaveten Abba ve inşaat işleri dışında başka benzerlikleriniz de var mı?
DK: Sokağın sonundaki Vietnam lokantasını ikimiz de çok seviyoruz. Kırmızı şarapları da oldukça güzel.
AŞ: Yazdığım ve yazmak istediğim müzik David'in beğendiği türden. Bu nedenle uzun süredir birlikte çalışmaya devam ediyoruz. David haklı; damak zevki de diğer bir ortak nokta. Ayrıca espri anlaşımız da her durumda birbirine oldukça yakın.

BU: Ayhan Bey, daha önce seyrettiğim müzikalleriniz ve internet üzerinden ODTÜ radyosundan dinlediğim The Conqueror'dan bazı parçalardan yola çıkarak diyebilirim ki, müzikallerinizde dikkatimi çeken üç önemli nokta var. Birincisi kendine has stiliniz ile ustalıkla ve zekice yazıyorsunuz. İkincisi, müzikalleriniz samimi ve içten bir duygusallıkla izleyiciyi bağlıyor. Üçüncüsü ise tartışmalı, ilginç ve yaratıcı konuları kapsayacak kadar da cesurlar. Müzik dünyasında geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?
AŞ: Nazik sözleriniz için teşekkür ederim. Türkiye'de inşaat mühendisi olarak çalışırken her zaman hayalimde müzik tutkum üzerinde nasıl odaklanabileceğim konusu vardı. Bugün kendimi bunu başardığım ve dünyanın olağanüstü yetenekleriyle birlikte çalıştığım ve kendimi müziğe adayabildiğim için çok şanslı hissediyorum. Bu bana en büyük hediye. Tarzıma, melodilerime gelecek olursam; New York Üniversitesi'ndeki Müzikal Tiyatro Yazımı konusunda yaptığım yüksek lisans eğitimim sırasında çok şey öğrendim. Geçirdiğim sürecin önemli bir parçası olarak, iki yıllık program boyunca Brodway'de sahneye çıkmış sanatçılarla birlikte çalışmak bana teknik konuda yardımcı olmanın yanında, henüz olgunlaşmamış yeteneğimin de gelişmesini sağladı. Ayrıca hem doğu hem de batı kültürlerine yakın olmak bana daha geniş bir yelpazede kendimi ifade etme imkânı sağladı.

David Keeley

BU: Ayhan bey, siz aynı zamanda diğer bir Kanadalı sanatçı, Karine Hannah ile çalışıyorsunuz. Karine hem The Conqueror'da açılış parçasını seslendirdi, hem de ilk albümünde sizinle birlikte çalıştı. Karine ile birlikte çalıştığınız başka projeleriniz var mı?
AŞ: Karine ile yaklaşık 5 yıldır birlikte çalışıyoruz. Bugüne kadar dinlediğim en güçlü ve değişik yelpazede söyleyebilen bayan sesi, istediği her biçimde söyleyebiliyor. Onunla çalışmak büyük şans. I'll be Alright albümünü Sezen Aksu'nun ölümsüz klasiklerine yeniden İngilizce söz yazıp düzenleyerek iki yıl kadar önce tamamladık. İki farklı dünyanın ve kültürün bir araya gelmesi beni oldukça heyecanlandırmıştı. Bernadette O'Reilly ile birlikte besteleyip kaydettiğimiz bestelerden oluşan Albüm üzerinde çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz. Benim müzik tutkumun farklı bir yönünü gösteren bu albümde de İki Kanadalı sanatçı Karine Hannah ve David Keeley de yer alıyor.

BU: Bay Keeley, sahnede ve müzikte başarıyı yakalamanıza rağmen hiç farklı bir işte çalışmayı düşündünüz mü?
DK: Marangozluk. El emeği vererek çalışmayı seviyorum..
AŞ: Bunu duyduğuma sevindim, Boyacılıkta nasılsın David?

BU: David, Stratford Festivali'nin hayatınızdaki öneminden bahsedebilir misiniz?
DK:
Dünyanın en önemli sahnelerinden biri olmasının yanı sıra, eşimle tanıştığım yer olarak benim için önemi büyük.

BU: Gelecek başka projeleriniz de var mı?
DK:
Üzerinde çalıştığımız bazı şarkılar var. Ayrıca The Conqueror üzerinde de çalışmaya devam ediyoruz. Bunun yanında Ayhan düşünemeyeceğiniz kadar huysuzun teki. Gerçekten. Birlikte birçok şarkı yazıyoruz. Bizimkisi gittikçe büyüyen bir arkadaşlık.
AŞ: David gibi biriyle çalışmak favori grubunuzu dinlemek gibi, birlikte çalışmaktan zevk alıyoruz.. Conqueror epey vaktimizi aldı ve yeniden yazma işlemi hâlâ devam ediyor. 2002'de başlamıştık ve 2008'e geldik, Ortak bir çok çalışmaya ve şarkıya imza attık ve atmaya devam ediyoruz.

Her iki sanatçının da müziği kullanarak barış üzerine kurdukları köprü Doğu ile Batıyı birleştirmeye çalışmasını kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.


Mart 2008