Çağdaş Ağalık Sistemi
Hoş geldin Kanadaköy'e ey sevgili göçmen kardeşim!
Bu köyde ağalık
sistemi geçerlidir, söylemedi deme…
Bu yüzden sana karınca kararınca birkaç öneride bulunalım.
Burada kiralar yüksektir, senede 10-15 bin dolar civarında paran
kiraya gidecektir. Oysa aynı evi satın alırsan bu parayı tasarruf
etmiş olursun.
O halde ilk
fırsatta kendine bir ev al ve kendi evinde yaşa.
Evi peşin alacak kadar paran yoksa, ki genellikle yoktur, o zaman
evini 'mortgage'la al. 'Mortgage' alabilmek için hemen tamgün bir
iş bul ve borçlan.
İronik değil
mi? Ama doğru.
Neden?
Bu ülkedeki
değerin kredin kadardır. Öğrencilerin karne notu ne ise, yetişkinlerin
de kredi notu odur.
Karne notunun yükselmesini istiyorsan diyetini ödemen, bunu hakketmen
gerekiyor. Yani önce borçlanacaksın ve faizini ödeyeceksin ki, seni
adam yerine koysunlar.
Yıllar geçip de o güne kadar hiç borç almamış, kendi yağınla kavrulmuş,
ayağını yorganına göre uzatmış olanı bu köyün ağaları sevmez, cezalandırırlar.
Hadi aldığı
borcu zamanında ödemeyeni anlarım da, hiç borç almamış kişi niye
makbul değil, anlamak zor. Ama kredi alamazsın, söylemedi deme!
Özetle kredi
sahibi olmanın bedeli, faiz ödeyip hak etmek.
Ne kadar borcun altına girip ödediysen, o kadar değerlisin.
Geçenlerde konuklarım
vardı. Kendi evinden kendi işini yürüten arkadaşıma 50 bin dolarlık
kredi kartı vermişler. O da 5000 dolara indirtmiş. İşte zurnanın
zırt dediği yer de burası.
Sistem bu. Bir
insana yıllık gelirinin çok daha üzerinde borç vermek niye teklif
edilir?
Feodal düzende
ağa neden sana borç verirse, o yüzden.
Çünkü zamanında
öderse faizinden kazanırlar, ödeyemezse evine el koyarlar. "Win-win
situation" durumu yani.
Neyse yeterince
faizi ödeyip kredin olunca, o zaman ev için kredi almaya hak kazanırsın.
Ama köyün akıllısı
aldığı krediyi ve kullandığı kredi kartının borcunun tamamını günü
gelince öder. Bir köyden kaç akıllı çıkar ki? Ama sen sen ol, her
ay sonunda ödemeni tam yap!
'Mortgage' şöyle
çalışır: Birileri bütün riski ve emeği göze alır, evleri yan yana,
yan yana dizer. İşçisiyle uğraşır, arazisiyle uğraşır, sermayesini
koyar, devlete vergisini verir, yetmez bir de vergisini cebinden
öder. Sen, de 100 bin, ben diyeyim 150 bin dolar masraf eder. İki
veya üç katı kârını da ekler, satılığa çıkarır.
Sen de almak
istersin. Ama sende o kadar para ne gezer!
İşte bu noktada
banka veya 'mortage' kurumları aracılığıyla ağalar devreye girer.
Senin adına emlak firmasının parasını ödeyip onu aradan çıkarır.
Sonra da senin için ödediği parayı enflasyonun iki üç katı bir oranla
sana borç olarak verir. (O para da senin benim bankaya koyduğumuz
paralardır aslında). O arada bir sürü de ekstra ödemeler çıkarırlar
ama, kavgada yumruk sayılmaz der, ödersin. Oysa her biri senin birer
haftalık emeğinin bedelidir.
Sonra da 25 - 40 yıl boyunca sabah 7'de yollara düşer, çalışıp borçlarını
ödersin.
Evini hemen satarsan, yüzde onu senin yüzde doksanı başkasınındır.
Ama vergisini öderken nedense evin tamamı senindir.
Peki ağaya karşı
direnir 'mortgage' ödememek için ev almazsan?
O zaman da başkasının 'mortgage'ini kira olarak ödersin.
Ne demiş atalarımız?:
Ağanın eli tutulmaz!
Nisan 2008
Yazarın önceki
yazıları:
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!
|