Örgütlendiremediklerimizden misiniz?
İstatistik Kanada'nın
verilerine bakarsak Kanada'da yaşayan Türklerin sayısı 44 bini geçmiş1.
En büyük nüfus
beklendiği gibi yaklaşık 15 bin kişi ile Toronto'da. Toronto'yu
sırasıyla Montreal (11 bin), Vancouver (4 bin) ve Ottava (3 bin)
izliyor. En az nüfus ise 20 kişi ile Frederikton'da.
Bu sayıya kendini
Türk olarak göstermeyenleri ve sayım sırasında ayrı bir başlıkta
yer alan Türkiyeli Kürtleri de eklersek demek ki kaba bir hesapla
Kanada'daki sayımız 45 - 50 bin civarında.
…
Kanada Türk
Dernekleri Federasyonuna üye dernek sayısı 17. Federasyona üye olmayan
/ olamayan dernek / vakıflar için onyedi tane de siz ekleyin, eder
34.
İyice abartmak
için 17 tane de biz ekleyelim. Eder 51.
Daha fazla olanlar
da vardır ama, sırf tabela derneklerini de düşünerek bunların her
birisinin ortalama 100 üyesi olduğunu ve hiç kimsenin birden fazla
derneğe, vakfa üye olmadığını varsayarsak, toplam örgütlü Türk sayısı
5100 eder.
Bir bu kadar
kişinin de üye olmadığı halde etkinliklere katıldığını varsayarsak
eder 10 bin kişi. Bu nüfus içinde 10 bin tane de 18 yaş altı çocuk
olduğunu düşünsek bile demek ki yine de en azından her dört Kanadalı
Türk'ün sadece biri herhangi bir Türk Sivil Toplum Kuruluşuna üyedir.
Kanada'da yaşayan
Türklerin büyük kısmı herhangi bir Türk sivil toplum örgütüne üye
olmuyorlar.
Neden acaba?
…
Denilebilir
ki bunda örgütlerin sorumluluğu var.
Doğrudur, belki
bazıları kendilerini halkın üzerinde gören kişi ve grupların elinde
olduğu için katılım düşük oluyor. Hatta zaman içinde "Dernek
ağaları" türüyor ve dernekler yıllar geçtikçe bu kişilerin
malı haline dönüşüyor.
Belki bazı etkinliklere
katıldığında erkekler önde kadınlar arkada haremlik selamlık uygulamaları
görünce kendisini dışarıya zor atıyor veya bir daha o ortamda bulunmamaya
karar veriyor.
Belki verilen
aidatların, edilen yardımların yöneticilerce istismar edildiğini
düşünüyor, gönüllü çalıştıkları etkinliklerden elde edilen gelirlerin,
kişilerin şahsi hesaplarında tutulmasını hazmedemiyorlar. Cami olarak
kullanılması için alınırken bağış yapılan binaların kendilerine
sorulmadan satılarak parasının başka amaçlarla kullanıldığını görerek
soğuyorlar.
Belki etkinliklere
gittiklerinde kendini bilmez bazıları tarafından dışlanıyor, azarlanıyor,
kapı dışarı ediliyor, lafla, hatta fiziksel olarak taciz ediliyorlar.
Belki de bu
örgütlerin yönetimlerini ele geçirmek isteyenlerin "kendi akıllarınca"
kurnazlıklar yaparak kuralları eğip büküp hatta kırarak, anti demokratik
yöntemlerle yönetimi ele geçirmeleri insanları soğutuyor.
Ne bileyim,
belki de yolsuzluklar yapılıyor veya yapıldığına inanılıyor.
Sonuçta bir
şekilde ciddi bir çoğunluk bu tür örgütlenmelerin dışında kalmayı
yeğliyor.
Ama şurası bir
gerçek ki, bu dışta kalış sonuçta başkalarına yarıyor. Ya Türkler
aleyhine çalışanlar ya da halka elini uzatan ajandaları olan toplum
mühendisleri güçleniyorlar.
Korkarım bu
durum dünyanın diğer yerlerindeki Türkler için de geçerlidir.
…
Çocukluğumda
bayram namazı için babamla camiye gittiğimizde genelde hocalar tarafından
azarlanırdık. Neymiş, bayram sabahı uyunur muymuş, neden namaza
gelinmiyormuş. Çocuk aklımla düşünürdüm. Keşke derdim, birisi çıksa
da, "Ya hocam, bizim suçumuz ne, biz işte buradayız ya, niye
bizi azarlıyorsun?" diye sorsa.
Kimse sormazdı.
…
Şimdi bazan,
topluma ne verebilirimin derdine düşmüş, bu işlere meraklı kişiler
olarak, bu örgütleri, yöneticilerini eleştirirken aklıma bizi azarlayan
hoca efendiler geliyor.
Tamam, örgütleri
ve yöneticilerini eleştirelim, düzeltmek için didinelim, hatalarını
yazalım çizelim de; sonuçta bu insanlar karşılığını bir şekilde
alarak da olsa hiç olmazsa topluma hizmet ediyorlar. Katılanlar
da bir şekilde varlıklarıyla yanımızda duruyorlar. Yöntemleri, kılık
kıyafetleri, yemeleri, içmeleri size, bana uyar veya uymaz; rahatsız
olabilirsiniz, hatta sizi üzüp kırabilirler. Belki aldıkları emirlere
göre toplum mühendisliğine soyunmuş olabilirler. O toplumsal yapı
size veya demokratik laik yaklaşımlarınıza ters gelebilir.
Ama elbette
hiç olmazsa ellerini taşın altına koydukları için emek harcadıkları
için takdir etmek gerekir. Yeri gelirse siz yine de onları utandıracak
şekilde elinizi uzatırsınız; ola ki işe yarar.
…
Peki ya her
türlü etkinliğin ısrarla dışında kalan büyük çoğunluk ne olacak?
Onları ne yapacağız? Oysa katılsalar da güçlensek. Hiç olmazsa okul
müfredatlarına etki edecek güce erişsek. Bence asıl mesele işte
uyuyan, kayıtsız duran bu büyük kitle: Örgütlendiremediklerimiz!
Yoksa siz de
örgütlendiremediklerimizden misiniz?
1 İstatistik Kanada raporu 2006 yılını içeriyor. Ben geçen
iki yılda doğanları ve yeni göçmenleri de düşünerek rakamları makul
oranda yukarıya çektim.
Mayıs 2008
Yazarın önceki
yazıları:
Çağdaş Ağalık Sistemi
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!
|