|
Cumhuriyetimiz
86 Yaşında
Cumhuriyet'in
86. yıldönümünü kutluyoruz.
Kutluyoruz ama;
hiçbir dönemde olmadığı ölçüde ülkemizin, Cumhuriyet değerlerimizin
üstünde kara bulutlar dolaşıyor.
Tüm yeraltı
ve yer üstü kaynaklarımız Osmanlı'nın basiretsizliği döneminde olduğu
gibi 'imtiyazlar' verilerek, yabancıya peşkeş çekiliyor;
ülkemizin güvenliğini yerle bir edecek gizli ikili anlaşmalara imza
atılıyor; ne olduğu belli olmayan, emperyalistlerin çıkarlarına
göre düzenlenen 'açılımlar' kamuoyuna 'demokrasi',
'ilerleme', 'çözüm' diyerek üstü yaldızlı renkli haplar
gibi yutturuluyor.
***
Emperyalizmin
amacı ve oyunu hiçbir dönemde değişmedi.
Emperyalizm,
dün de 'demokrasi', 'insan hakları' 'azınlık hakları', kişi
özgürlüğü', 'budunsal özgürlük' diyerek bir halkın ümüğünü
sıkıp ülkesinin kaynaklarına göz dikmişti, bugün de söylemleri üç
aşağı beş yukarı aynı biçimde kafa karışıklığı yaratarak baskıya
devam ediyor.
Balkanlarda,
Kuzey Afrika'da, Arabistan'da, Anadolu'da emperyalist emellerle
çullanan güç, bugün yine aynı biçimde çullanmasını sürdürüyor.
Balkanlarda
katledip sürdüler, Kuzey Afrika'da ve Arabistan'da 'dindaşlarımız'ı
kandırıp üstümüze saldılar. Anadolu'da yüzyıllarca koyun koyuna
uyum içinde yaşamış tüm renkleri, sen Rum'sun, sen Ermeni'sin, sen
Kürt'sün diyerek ayrıştırmaya çalıştılar, bir anlamda başarılı da
oldular.
Ancak tüm gücü
Avrupa'da, Kuzey Afrika'da, Arabistan'da yok edilmiş bir avuç Anadolu
insanı, çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden canını dişine takıp yurt
savunmasına girişti, küllerinden doğan anka kuşu gibi kendilerini
dünyanın efendileri sanan emperyalist güçlere karşı ölmediğini gösterdi;
ve sadece kendi onurunu, kendi toprağını kurtarmakla kalmadı, aynı
zamanda tüm 'mazlum milletler'e örnek oldu, onların da onurunu kurtardı.
Kürdü, Türkü,
Çerkezi ve tüm diğer renkleriyle Anadolu halkı olanaksızı başarmış
ve Ulu Önderi Mustafa Kemal Atatürk'le birlikte emperyalizmi
yenerek Ortaçağ karanlığından çıkma yeteneğini göstermiş, kendisine
diş bileyen düşmanlarının bile takdirini toplamayı bilmiştir.
***
Ancak ihanet
cephesinde yeni bir şey yok.
Dün olduğu gibi
bugün de, yurttaş olup kendi kendisinin efendisi olmak yerine, emperyalistlerin
uşağı olmayı yeğleyenler var.
Dün Bogos
Nubar Paşalar, Venizeloslar, Şerif Paşalar, Şeyh Saitler, Nurslu
Saitler, Ali Kemaller, Damat Feritler, Vahdettinler vardı; bugün
de onların uzantıları aynı cephede kendi ülkelerine, kendi toplumlarına
ihanet etmeyi sürdürüyorlar.
Ki bunlardan
Anadolu insanını kanında boğmak için emperyalizmin uşaklığını yapmış
Venizelos, sonraki yıllarda Atatürk Cumhuriyeti'nin
uzanan elini geri çevirmeyip Türkiye'yle dostluk anlaşmaları imzalayarak
Ulu Önder Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday
göstermişken;
Ki, Anadolu'da
emperyalist güçlerce dönemin en çağcıl silah ve olanaklarıyla donatılmış
Yunan Orduları Başkomutanı General Trikopis, yıllarca her
Cumhuriyet Bayramında Atina'daki Türk Büyükelçiliğine gidip Atatürk'e
saygı duruşunda bulunmuşken;
Kendilerini
solcu, ilerici, demokrasi havarisi gösterip aşiret, kabile zihniyetinden
kurtaramayan ihanet cephesi, emperyalizmin lolipoplarını yalayarak,
dini, inancı yine emperyalizme satan kördüşünü (dogma) yanlılarıyla
aynı kulvarda kulaç atmayı sürdürmektedirler.
Atatürk
Cumhuriyeti'ni bitirmek için her türlü oyunu oynayan emperyalizmin
uşaklığını yapmayı kendilerine yedirenler; Cumhuriyet mitinglerini
düzenleyen sivil toplum örgütlerinin önderlerini, yoksul Anadolu
kızlarını kördüşünülerden uzak, çağından sorumlu yurttaş olarak
okutmaktan başka amaçları olmayan dernek ve vakıf önderlerini, yurtsever
gazeteci, bilimadamlarını, Avrupa'nın ortalarına kadar gidip emperyalistlerin
yalanlarını doğrudan yüzlerine haykıran siyasi önderleri, yargıyı
da kullanarak, tüm hukuksal kuralları hiç sayıp kumpasla içeride
tutanlar, elbette ki tarihte ihanetin başrol oyuncuları olarak yerlerini
alacaklardır.
Ancak tüm renkleriyle
Anadolu halkı, Atatürk Cumhuriyeti'ni büyük bir tehlike
olarak gören, daha önce 'okullarınızdan, odalarınızdan Atatürk
resimlerini kaldırın' diyen, şimdilerde daha da
ileri giderek, 'yasalarınızdan Atatürk'e
hakareti yasaklayan yasalarınızı çıkarın' diyebilen emperyalistlere
gereken yanıtı er-geç en güzel biçimde verecektir.
Dünyanın neresinde
olursak olalım, bu bilinçle tarihi okuyup ders çıkararak, yılgınlığa
düşmeden laik, çağdaş Cumhuriyet değerlerimize sahip çıkmak, uyanık
durmak ve yeni kuşakları bu değerler ışığında yetiştirmek, bizim
çocuklarımıza olan ödenmez borcumuzdur.
Bu duygu ve
düşüncelerle laik Cumhuriyetimizin 86. yılı hepimize kutlu olsun!
Bizim
Anadolu
Ekim 2009
Ağustos
2009 - Araba Devrilmeden
Ocak 2009 - Onbeşinci Yılımızda Okurlarla...
Ekim 2008 - Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin 85
Yılı
Nisan 2008 - Nefrete Göz Yumma Kanada'nın
Politikası mı Oluyor?
Şubat 2007 - Nefret Yerine Anlayış ve Hoşgörü
Nisan 2003 - İşgalci ve Emperyalist Amerika
Dünyaya Savaş Açtı
Mart 2003 - Türkiye İşgal Altında!
Aralık 2002 - Ulusal Onuru Yitirdik mi?
Kasım 2002 - Gün Uyanık Olma Günüdür!
|