 |
| Yorum |
|
Uzun süredir hastanede doktorların gözetimi altında bakımı süren Türkiye'nin aydınlanma çınarı, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetle yaşıt, yine Atatürk'ün adını verdiği, ülkemizin gazeteciliği onurlu bir kavgayla ilk günden beri sürdüren Cumhuriyet Gazetesi'yle adı özdeşleşen İlhan Selçuk, 21 Haziran 2010'da öğlen saatlerinde ardında kendisinden güç alan milyonlarca okurunu öksüz bırakarak başka bir evrene göçtü.
Gündemdeki herhangi bir konuda bir eylem, bir düşünce öne sürmeden 'İlhan Selçuk bu konuda ne diyor' diye başvurulan tek kişisel kurumdu. Onun için ülkeyi güdümüne alanlar, çarpık, faşist düzen yanlıları, ne yapıp edip her fırsatta onu tepelemeye kalktılar. Ama o, kendisine karşı her tepeleme girişiminden alnının akıyla dimdik ayakta çıktı, 'haramilerin' oyununu boşa çıkardı. En son
'Ergenekon tertibi'nde kendisine yapılan 'darbeci',
'kendi gazetesini bombalatma' düzeninde bile soğukkanlılığını
bozmadan, kendisini suçlayanlara hoşgörülü davranarak, 'çocuklar
yapmayın, beni böyle şeylerle suçlamak sizi gülünç duruma düşürür'
dedi.
Ama 'haramilerin' amacı da buydu zaten; Mustafa Balbay'ları, Doğu Perinçek'leri, onurlu gazeteci, profesör, askerleri zindanlarda yatırdıkları gibi, İlhan Selçuk gibi Türkiye'nin aydınlık yüzlerini de baskı altına alıp halka gözdağı vermekti… Büyük Usta Nazım'ın dediği gibi, 'mesele esir olmakta değildi, bütün mesele teslim olmamak'tı. İlhan Selçuk'lar esir alınabilirdi… Ama onlar asla teslim olmaz, teslim alınamazlardı… Işıklar içinde,
rahat uyu ülkemizin alnı ak, aydınlık yüzü Koca Çınar İlhan Selçuk! Bizim Anadolu 21 Haziran 2010 Cumhuriyetimiz
86 Yaşında |
İlhan
Selçuk, her yazısı bir öğrence, okul niteliğinde toplumu uyaran,
Atatürkçü çizgisinden bir parmak boyu ödün vermeden, 'aydın'
denildiğinde, toplumunun duyarlılıklarını gözeten, düşünsel ve eylemsel
anlamda gösterilebilecek tek kişilikti.
