Osman BOLULU
Ana Sütüm Benim: Türkçe


Öfke

(Lütfen biraz öfkelenir misiniz?)

Öfke, kimi kez baldan tatlı, kimiz kez de Arnavut biberinden acıdır. İnsanın iç derinliklerinde saklıdır. Salt yıkıcılığını düşündüğümüz için, tek anlamıyla yazmışız sözlüklere öfkeyi. Hiddet ve şiddetle anlamdaş saymışız. Öfkesizliğin duyarsızlıktan, ilgisizlikten, sindirilmişlikten filizlendiğini düşünmemişsinizdir hiç.

Öfke, aklın önüne geçerse, dengeli davranış engellenir elbet. Birbirinizi, nedensiz sürtüşmelerin içinde bulursunuz; yıpratırsınız, yıpranırsınız. Ama öfkesizlik duyarsızlığın ta kendisidir. Duyarlılık; kendisinde, çevresinde olup bitenleri algılayıp değerlendirmenin giriş kapısıdır. Duyarlıkları doğru değerlendirebilmek için usa başvurmak gerekmiyor mu? Us; incelemeyi, irdelemeyi, ölçü biçiyle yargıya varmayı buyurur. Ona, mantığı koşarak doğrulara varırsınız. Us, doğruları kabul ettiği ölçüde yanlışlara, kötülüklere başkaldırıyı da içeren bir yetidir. Usun bulunduğu yerde öfkenin de bulunması doğaldır.

Öfke, salt olumsuz bir tepki midir? Öfke engellenmek, incitilmek, gözdağı karşısındaki duyarlılıktır. Kişiliğin, insanlık değerlerinin, ahlâk ve estetiğin çiğnenmesine karşı çıkıştır. Hiç öfkelenmemek, teslimiyettir, karşı tarafın her eylemine destursuz ön açmaktır. Öfkesizlik, kişiyi pısırıklaştırır, toplumu sürüleştirir: Kişiliksiz, düşüncesiz, istençten yoksun bir nesne durumuna indirir.

Başı eğik kişiye, suskun topluma barış ve uyum içinde yaşadığı telkin edilir. Barış, eşitler arasında olur; uyum, bir yanı ağır basmayan karşılıklı kabulün dengesiyle sağlanır. İşin, bu yanını karıştırmanız istenmez. Kavgasız komşu, uslu yurttaş olmaya çağrılırsınız hep. Arada sırada suskunluğunuzun küçük ödünlerini tattırırlar, mutlanırsınız (!). Mutluluk, birilerinin lütfen bağışı mı?

Durup dururken öfkelenilemez ki:

Bilimin önü kesiliyorsa, bilimin verilerinden yararlanamıyorsanız,

İnsanca isteklerinizin olumlu sonuçlara ulaşması engelleniyorsa,

* Yaşamsal gereksinimlerinizin ortamı, birilerinin tekeline bırakılmışsa,

Daha önceden yaşama geçirilmiş doğrular, güzellikler tersine çevriliyor, kirletiliyorsa,

Birileri, özgürlüklerinizin önüne ceza duvarları örüyorsa,

Korkularla, kuşkularla yasaklara kıstırılmışsanız, niçin öfkelenmeyesiniz?

Niçin, doğal yapımızla kendimizi gösteremiyoruz? Birilerinin biçtiği yaşamı, bize bol mu, dar mı geliyor demeden, kuşanmışız? Niçin lütfen ayırdıkları köşede pinekliyoruz, pusuyoruz? 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' diyoruz? Dünya, sizin damınızdan ibaret mi? Komşunun evindeki yangın, sizin evi sarmaz mı? Yakınmıyoruz bile: Ceviz kabuğu içindeki kısık esenlik yetiyor bize. Başımızı uzatıp insanca dileklerimizi dillendiremiyoruz.

Peki, birilerinin emeksiz kazanç, sömürü, toplumu çıkarlarına araç yapma hırsı da başka türlü bir öfke değil midir? İletişim araçlarıyla, anamalıyla insanı nesneleştirenler, çağdışı düşüncelerle kafamızı örümceklendirenler, bizi sürüleştirmek isteyenler karşısındaki suskunluk; uzlaşma mıdır, esenlik midir? Yoksa bizi saran çelik çembere rıza mı? Nasıl kurtulacağız bunlardan? Üstümüze yönelen kara gücün önlenebilmesi için, onun karşısında, en az onun kadar güçlü olanın çıkarılmasını öngörür özgür us. Duyarlığımıza, insanca isteklerimize tutunarak tepkilerimizi gösterdiğimizde, yani öfkemizi dışa vurduğumuzda, üstümüze yönelen susturma eğilimi, gerileyecektir kesenkes. İşte, o zaman barış, uyum diye yutturulan sanılamalar, gerçek anlamını kazanacaktır.

Öfke doğal tepki, insancıl hak! Usunuzun süzgecinden geçirilmiş öfkeniz kişiliğinizin güvencesi olacaktır. Özgür ve bağımsız insanlığınızın duvarları, dengeli öfkelerinizle örülecektir. Yıkıcılık içermeyen öfkedir; bizi bir arada, birbirine saygılı yaşamın katlarına çıkaracak toplum ve kişi olarak öfkelenmeyi de öğrenmeliyiz biraz.

Öfkeyi silmeyin sözlüklerinizden: Yalan talan, sömürü, insana saygısızlık sürdükçe gerekebilir. "Öfke ile kalkan, zararla oturur." sözünü de unutmayın!

Mayıs 2011

Yazarın Önceki Yazıları:
Düşünce, Düşünüş
Düşünmek
Türkçe Denemeye Katkı
Yiğit, Sert ve Dik Adam mıyım?
Soyadı Sahtekârıyım
SÖZ VE İNSAN / (Sözüne bak, insanını tanı)
Sözcük Seçimine Özen
Seslendirme ve Noktalamanın Önemi
Dil Savrukluğunun Nedenleri
Dilimizde Edim ve Edicinin Özellikleri