Osman BOLULU
Ana Sütüm Benim: Türkçe


Kitapsız Kafa Çöle Benzer

Adı belleğimde kalmamış bir düşünür, düşünüş üretemeyen kafaları durgun suya benzetiyor; akağı olmadığı için, durduğu yerde, ancak kurtçuk üreteceğini söylüyordu. Ondan esinlenerek ben de çöl diyorum, kitapsız kafaya: Sıcağında kavrulur, yelinde savrulur, bir iki cılız ot yetiştirebilirse, onun da ne kendisine, ne başkasına yararı vardır. Çiçek açmaz çölün bitkisi, meyvesizdir.

"İlkin söz vardı." demişler. Ne kadar doğru! Söz, insanın beyninden diline ağdı; özlemini, duyumsamasını, düşünüşünü dillendirdi. Beyin sözü; söz beyini istimledi, geliştirdi, evriltti. İnsan, hayvansılıktan kurtuldu. Birbiriyle anlaştı, toplumsallaştı. Uygarlaşmanın başlangıcı söz.

Söz, yazıyla ete kemiğe bürünüyor, gücünü kuşanıyor. Bir de damıtılarak kitaplaştırılırsa, erdemine kavuşuyor, kılavuzu oluyor insanlığın. Kitapsız sözcüğüyle; inakçı düşünüşteki dinsiz, imansız anlamını aşarak kafası gönlü kuru, yargıları dar, beğenisi düşük, çağının görüşüne erişememiş, bilgice yaya insanı anlatmak isteriz. Kimi zaman, bu sözcükle acımasızlığı, katı yürekliliği vurgularız. Kitaptır, geleceğin kapılarını açan, dünyamızı aydınlatan; bizi içimizden incelten, yeniden yoğurup değiştirip dönüştürerek daha üst kimliğe ulaştıran.

Aklın, sorgulamanın, irdelemenin önünü kesen, yoruma ve üretime kapalı, buyurgan kitaplar değil, dediğimiz. Kitap dediğin dişi olmalı, kestirmecilikten uzak, yeni düşüncelerin tohumu bulunmalı toprağında. Kitap, kitabı doğurmuyorsa, zihninize açılım getirmiyorsa, belli bir görüşe tıkanıyorsa, insanlığın yıkımı orda başlıyor. Kitap önünüzü açacak ışık olacak, sizi değiştirip dönüştürecek, daha üst bir kimliğe taşıyacak yerde, kara bir örtü olup kapanıyor üstünüze. Özellikle de inakçı kitaplar... Onu bürünenlerin gözü kamaşıyor ışıktan, başlıyorlar aydınlığa saldırmaya. Çağ dışı kafaların elinde, böylesi ters bir işlev yükleniyor kitaplar. Dölsüz döşsüz kafayla algılanan kitaplar, hele de inakçı düşünüşle kavranan kitaplar, durağanlığın granitle örülmüş kalesi oluyor, geçemiyorsunuz.

Sözlü kültürden yazılı düşünüşe geçiş sürecindeyiz henüz: Olanı biteni, sözlü düşünüşün mantığıyla değerlendiriyoruz.Yargılarımız topal. Algılama, değerlendirmede yürüyüşümüz aksak. Macerası, duyumsamaları, öfkesi, güzelliği, çirkinliği, dramıyla insanı dokuyan kitaplardadır insan. Yaşamın, gözlemlerin büyük payı olsa da, kitapların içinden kendi iç derinliğimize iner, kendimizi, gerçek yüzüyle tanımaya ve başkalarını doğru değerlendirmeye başlarız. İnsanın iç boyutuna uzanışın yol haritasıdır kitap.

Her iyi kitap, bir düş döşeği, düşünce odağı, sorular toplamıdır. Onlarla insanın, öteki insan yanındaki varlığını, saygınlığını kabul eden anlayışa varamamışsanız, yüreğiniz incelmemişse, zihin çapınız genişlememişse; ötekinin sevincini, acısını kendinizde yaşamıyorsanız. Kitapsız; aydınlığı seçebilir, düşünüş çölünden çıkabilir, çağın insan nitemine ulaşabilir misiniz?

Ne denli doğal varsıllığa sahip olursa olsun, teknolojiyi kullanmada ne kadar ustalaşırsa ustalaşsın insan; kitabı yoksa, okuyarak dünyasını genişletmiyor, özlemlerinin kanatları çırpınmıyorsa, özdeksel olanakları sağmaktan öteye ulaşamaz, içi kısırlaşır, kafası çölleşir. Böylesi insanları / toplumları, daha ne kadar sırtında taşır dünya ve ona nimetlerinin kapısını açar? Kuşkulu. Kitabı olmayan, kitaplının yedeğinde sürüklenmeye yargılıdır. Kendisini yaşayamaz. O uyduluk, gerçek anlamda insanlık mıdır, düşünmeye değer.

Dünyada korkulacak bir şey varsa, o da korkudur derler ya, sevmem, inanmam o söze. Korku insana özgüdür. Korkuyu sizin, başkasının üstüne salacak da kitapsızlıktır; biraz da edebiyatsız, sanatsız kitaplar!.. Başımızın belâsı kitapsızlardır. Korkacaksanız, kitapsızlardan korkun!


Haziran-Temmuz 2012

Yazarın Önceki Yazıları:
Sözlük
Kitapsız Kültür Topaldır
Aziz Nesin'i Anlayabildik mi?
İnsana Değgin
Öfke
Düşünce, Düşünüş
Düşünmek
Türkçe Denemeye Katkı
Yiğit, Sert ve Dik Adam mıyım?
Soyadı Sahtekârıyım
SÖZ VE İNSAN / (Sözüne bak, insanını tanı)
Sözcük Seçimine Özen
Seslendirme ve Noktalamanın Önemi
Dil Savrukluğunun Nedenleri
Dilimizde Edim ve Edicinin Özellikleri