BİLMİYORUM
Yaşama ilişkin:
Yaşlanıyor muyuz
yoksa yaşadıklarım mı beni yordu bilmiyorum.
Daha iyi bir
dünya yaratmaya çalışmanın mı, yoksa mevcut güzelliklerin keyfini
çıkarıp bunlara sahip çıkmanın mı daha anlamlı olduğunu bilmiyorum.
Yerinde bir
şakaya katıla katıla gülmek mi, gerektiğinde kanarcasına ağlamak
mı daha insancadır bilmiyorum.
Annenin babanın
ellerini belki de bir daha hiç öpüp koklayamayabileceğinin endişesini
mi, yoksa telefonla da olsa seslerini duymanın keyfini mi yaşamak
gerektiğini bilmiyorum.
Vadesi dolup
vaktini tamamlayıp huzur içinde ölene üzülmenin de, ne yaşayacağını
bilmediğimiz halde yeni doğana sevinmenin anlamlı mı yoksa anlamsız
mı olduğunu bilmiyorum.
Güneşin batışında
iki kadeh patlatıp dostlarınla yaşadığın günün tadını çıkarmanın
mı, yoksa sabahın ilk ışıklarında yorgun gözlerle bitirdiğin bir
projeye son bir kez bakmanın mı daha keyifli olduğunu bilmiyorum.
Çocuğunun gözlerindeki
mutluluk ışıltısı mı, yoksa sevgilinin huzur dolu bir bakışı mı
daha güzeldir bilmiyorum.
Canına can katan
can dostları mı, yoksa çocukluğunun sisli sahnelerinde neşeli mutlu
anılarını hayal meyal hatırladığın kan kardeşlerin mi daha yakın
olurlar bilmiyorum.
Şairin dediği
gibi dağlara yayılan ilkbahar gibi hayatı coşkun yaşamanın mı, yoksa
denize ulaşmış bir nehir gibi durgunlaşmanın mı daha mutlu ettiğini
bilmiyorum.
Topluma ilişkin:
Daha iyi daha
güzel için yapılan kavganın mı, yoksa kavgadan uzak barış içinde
yaşamanın mı daha iyi olacağını bilmiyorum.
Güçlü toplumsal
örgütlenmeler mi yoksa evrensel nitelikte değerler üreten kişisel
değerlerimiz mi daha yararlı ve önemli bilmiyorum.
Kısır çekişmelere
girmek pahasına da olsa toplumsal etkinliklere katılıp topluma hizmet
etmenin mi, yoksa bir köşeye çekilip çalışanlara destek vermenin
mi daha uygun olacağını bilmiyorum.
Kendinden özveride
bulunarak topluma ve başkalarına yardımcı olmanın mı, yoksa kendini
geliştirip güçlü olmanın mı daha etkili olacağını bilmiyorum.
Aşağıdan yukarıya
örgütlenmiş sivil toplum örgütleri mi, yoksa ihtiyaçları ve hedefi
belirlenmiş bir stratejinin uzantısı olarak yukarıdan aşağıya disiplinli
ve kararlı bir örgütlenme mi toplumları daha ileriye götürür bilmiyorum.
Eski yeni kelimelerin
harmanlandığı zengin bir dili konuşup yazmanın mı, yoksa ulusal
diline özgü sözcüklere dayalı varsıl bir dil yaratmanın ve sahiplenmenin
mi daha uygun olacağını bilmiyorum.
Okumak mı daha
önemli, yazmak mı bilmiyorum.
Eser yaratmak
mı, eseri topluma yaymak mı daha önde gelir bilmiyorum.
Filozofun dediği
gibi aslında bir tek şey biliyorum. O da hiçbir şey bilmediğim.
Kasım 2009
Yazarın önceki yazıları:
Federasyon
Altıkat'ı Anma Töreni Üzerine
Çıktık Açık Alınla
Yorumsuz Yorum
Adam Olmak İstemiyorum!
Kanada - Türkiye Diplomatik İlişkileri Alt
Düzeye İndirilmelidir!
24 Nisan
Kendimize Sormamız Gereken Soru
Ottava Türk Derneği (3)
Ottava Türk Derneği (2)
Ottava Türk Derneği (1)
İki Kere Okunması Gereken Yazı
Kanada Parlamentosunda İlk Türk Parlamenter
Gün Gelir
Boşuna Yazılmış Bir Yazı
Ottava Türk Festivali
Örgütlendiremediklerimizden misiniz?
Çağdaş Ağalık Sistemi
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!
|