Yalçın DİKER
Diyaspora-Türk



BİLMİYORUM


Yaşama ilişkin:

Yaşlanıyor muyuz yoksa yaşadıklarım mı beni yordu bilmiyorum.

Daha iyi bir dünya yaratmaya çalışmanın mı, yoksa mevcut güzelliklerin keyfini çıkarıp bunlara sahip çıkmanın mı daha anlamlı olduğunu bilmiyorum.

Yerinde bir şakaya katıla katıla gülmek mi, gerektiğinde kanarcasına ağlamak mı daha insancadır bilmiyorum.

Annenin babanın ellerini belki de bir daha hiç öpüp koklayamayabileceğinin endişesini mi, yoksa telefonla da olsa seslerini duymanın keyfini mi yaşamak gerektiğini bilmiyorum.

Vadesi dolup vaktini tamamlayıp huzur içinde ölene üzülmenin de, ne yaşayacağını bilmediğimiz halde yeni doğana sevinmenin anlamlı mı yoksa anlamsız mı olduğunu bilmiyorum.

Güneşin batışında iki kadeh patlatıp dostlarınla yaşadığın günün tadını çıkarmanın mı, yoksa sabahın ilk ışıklarında yorgun gözlerle bitirdiğin bir projeye son bir kez bakmanın mı daha keyifli olduğunu bilmiyorum.

Çocuğunun gözlerindeki mutluluk ışıltısı mı, yoksa sevgilinin huzur dolu bir bakışı mı daha güzeldir bilmiyorum.

Canına can katan can dostları mı, yoksa çocukluğunun sisli sahnelerinde neşeli mutlu anılarını hayal meyal hatırladığın kan kardeşlerin mi daha yakın olurlar bilmiyorum.

Şairin dediği gibi dağlara yayılan ilkbahar gibi hayatı coşkun yaşamanın mı, yoksa denize ulaşmış bir nehir gibi durgunlaşmanın mı daha mutlu ettiğini bilmiyorum.

Topluma ilişkin:

Daha iyi daha güzel için yapılan kavganın mı, yoksa kavgadan uzak barış içinde yaşamanın mı daha iyi olacağını bilmiyorum.

Güçlü toplumsal örgütlenmeler mi yoksa evrensel nitelikte değerler üreten kişisel değerlerimiz mi daha yararlı ve önemli bilmiyorum.

Kısır çekişmelere girmek pahasına da olsa toplumsal etkinliklere katılıp topluma hizmet etmenin mi, yoksa bir köşeye çekilip çalışanlara destek vermenin mi daha uygun olacağını bilmiyorum.

Kendinden özveride bulunarak topluma ve başkalarına yardımcı olmanın mı, yoksa kendini geliştirip güçlü olmanın mı daha etkili olacağını bilmiyorum.

Aşağıdan yukarıya örgütlenmiş sivil toplum örgütleri mi, yoksa ihtiyaçları ve hedefi belirlenmiş bir stratejinin uzantısı olarak yukarıdan aşağıya disiplinli ve kararlı bir örgütlenme mi toplumları daha ileriye götürür bilmiyorum.

Eski yeni kelimelerin harmanlandığı zengin bir dili konuşup yazmanın mı, yoksa ulusal diline özgü sözcüklere dayalı varsıl bir dil yaratmanın ve sahiplenmenin mi daha uygun olacağını bilmiyorum.

Okumak mı daha önemli, yazmak mı bilmiyorum.

Eser yaratmak mı, eseri topluma yaymak mı daha önde gelir bilmiyorum.

Filozofun dediği gibi aslında bir tek şey biliyorum. O da hiçbir şey bilmediğim.


Kasım 2009


Yazarın önceki yazıları:

Federasyon
Altıkat'ı Anma Töreni Üzerine
Çıktık Açık Alınla
Yorumsuz Yorum
Adam Olmak İstemiyorum!
Kanada - Türkiye Diplomatik İlişkileri Alt Düzeye İndirilmelidir!
24 Nisan
Kendimize Sormamız Gereken Soru
Ottava Türk Derneği (3)
Ottava Türk Derneği (2)
Ottava Türk Derneği (1)
İki Kere Okunması Gereken Yazı
Kanada Parlamentosunda İlk Türk Parlamenter
Gün Gelir
Boşuna Yazılmış Bir Yazı
Ottava Türk Festivali
Örgütlendiremediklerimizden misiniz?
Çağdaş Ağalık Sistemi
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!