Resimlerim
çok renkli, biçimler renklerden çıkıyor...

Soğuk ve karanlık
bir kış günü galeriden içeri girdik ve bir de baktık ki bahar gelmiş
bile; duvarlar rengarenk, cıvıl cıvıl resimlerle dolu, içinize neşe
doluyor. Hangisi daha renkli, daha canlı, karar vermeniz olanaksız.
Ressam Pelin Yazar Canez, Montreal'in uzun, soğuk kışlarının
kendi içindeki renklerin dışarı çıkmasına yardımcı olduğunu söylüyor.
Ama bence buna ilave edilmesi gereken bir şey daha var; eserleri,
yıllardır çocuklarla çalışan sanatçının, onların önyargısız, saf,
açık dünyalarına duyduğu hayranlıkla harmanlanan, kendi heyecanlı,
coşkulu, çocuksu dünyasının bir tür dışavurumunu yansıtıyor. Bu
heyecanlı, neşeli ve sürekli güler yüzlü sanatçımızla, 10 Mart -
2 Nisan 2010 tarihleri arasında, Montreal'deki Henri Lemieux Kültür
Merkezi galerisinde, 400 kişinin gezdiği sergisinin açılışında yaptığım
söyleşiyi sunuyorum siz değerli okuyucularıma...
- İstanbul'da
doğdum. Özel Kadıköy Kız Lisesi'nden sonra Marmara Üniversitesi'nde
okudum ve sonra da Teknik Üniversite'de Görsel ve Çevresel Sanatlar'da
okudum. Önce figüratif eğitimi aldım, daha sonra Teknik Üniversite'de,
figüratif olarak gördüğüm görme biçimini soyutlamaya doğru yönlendirdim.
O zaman bir tez çıkartmıştım, "Degas'ya Yeni Yaklaşımlar"
şeklinde soyutlamalardan oluşuyordu. Daha sonra daha çok eğitimle
ilgilenmek istediğim için 1997 yılında Chicago'ya gittim. Orada
önce Çocuk Müzesi'nde, daha sonra da Çağdaş Sanat Müzesi'nde stajlar
yaptım ve bir süre orada çalıştım.

- Ne olarak?
- Çocuk Müzesi'nde bir atölye vardı; orada proje üretiyordum. Mesela
bizim Türk halıları olsun, çini sanatı olsun, bu projeyi oradaki
anne babalar ve çocukların anlayabileceği bir hale getiriyor, yani
program hazırlıyordum. Ondan sonra bir dönem de bir "art terapi"
grubu vardı. Üniversitedeki bir hocanın teziydi. Onunla da yaklaşık
2 sene kadar çalıştım. Bunun sonunda resim yapmayı çok özledim.
Gerçi orada atölyem vardı, sergilerim oluyordu, fakat oradaki yaşam
biçimi çok çok hızlı olduğu için artık yavaşlamak ve resme ağırlık
vermek istiyordum. Bu arada eşimin ailesi buralı olduğu için burayı
ziyarete gelmiştim.
- Yani bu
arada evlendin...
- Evet, eşimle Chicago'da tanışıp evlendik ama benim aklımda hep
İstanbul'a dönme fikri vardı. Yani sonuna kadar Amerika'da kalma
fikri hiç yoktu. Tabi eşim burada olduğu için buraya geldim bir
bakıma. Yani o Torontolu olsaydı oraya giderdim. Yani bu anlamda
Montreal beni seçmiş oldu, ben onu seçmedim. Neyse buraya geldikten
sonra resimlerimde değişmeler oldu. Neden diyeceksiniz, biliyorum.
İlk geldiğimde ...
- Ne zaman
geldin?
- 2003 yılında, önce herkes gibi ben de Fransızca öğrenme kursuna
gittim. O sırada düşünecek zamanım oldu ve kendi resimlerime daha
çok zaman ayırmaya karar verdim. Ve bu kararımı uyguladım, hep resim
yaptım. Montreal bana resim yapma konusunda iyi geldi çünkü. Bunu
hep söylüyorum; buranın çok uzun bir kışı olduğu için benim içimdeki
renklerin dışarı çıkmasına yardımcı oluyor bu. Çok enteresan bir
şey. Yani şunu söyleyeyim; benim yaptığım resimler, bir şekilde
içimdeki duyguların tuvale yansıması. Aslında başka bir iş yapsaydım,
mesela müzisyen olsaydım, herhalde caz müzisyeni olurdum. Bu anlamda
Montreal'in de böyle bir dokusu var o da yardımcı oluyor. Nasıl
caz müziğinde de katmanlar var, kullandığın ritimler var, Montreal'in
dokusunda bunu görüyorsun. Değişik tipler, değişik sesler, bunların
hepsi tabi resimlerime organik olarak yansıyor.
-
Peki şimdi burada ne yapıyorsun? Bildiğim kadarıyla sadece resim
yapmıyorsun?
- Resim yapmaya devam ediyorum tabi. Atölyem var ama, aynı zamanda
da eğitimcilik yapıyorum. Şu an çalıştığım yer bir huzur evi. Orada
daha önce sanatla uğraşmış ya da uğraşmadıysa bile şimdi ilgilenen
kişilere sanat tarihi anlatıyorum, bir takım çizimler yaptırıyorum.
Yani normalde öğretmek amacıyla olmuyor da, sadece onların kafalarını
stimüle ediyor. Bu arada da English School Board'lar var; burada
oralara "workshop"lara (atölyelere) gidiyorum.
-
Nasıl atölyeler bunlar?
- Mesela iki saatlik ya da dört saatlik atölyeler oluyor. Mesela
"mixed media" tekniği öğretiyorum. Tabi çocuklarla çalışmak
bana aslında çok iyi geliyor. Çünkü çocuklar hakikaten önyargısızlar.
Yani hayata da, sanata da bakışları çok yalın. Normalde öğretmenler
öğreten kişilerdir. Benim oradaki görevim onları küçük sanatçılar
gibi görmek ve onların içindeki duygularını dışa vurmalarını sağlamak.
Onların bu tavrı ve enerjileri benim resimlerime çok büyük bir katkıda
bulunuyor.

-
Resimlerin çok renkli, cıvıl cıvıl ve göz alıcı. Bu devirde böyle
resim görmek zor vallahi. Nereden geliyor bu parlak renk tutkusu?
- Resimlerim çok renkli, biçimler renklerden çıkıyor. Resimlerimin
altındaki felsefe sürrealizm ama aynı zamanda soyutlamalardan da
meydana geliyor. Her resim doğaçlamalarla tuvale geçiyor. İzleyicilerden
resimlerime baktıkları zaman bir şeyler, düşünceler alabilenler
olduğu gibi beğenmeyenler de olabilir. Benim işim resim yapmak,
insanlara fikir empoze etmek değil. Zaten öyle olsa sanatın ruhunu
yitirmiş oluruz. Herkesin kendine dönük bir yolu vardır. Benimki
de herhalde çok seslilik, katmanlı olana yönelme, kendi içimde de
öyle. Mesela çocuklarla çalışıyorum, yaşlılarla çalışıyorum, değişik
dünyadaki değişik insanlarla çalışmak sanat uğraşımda yardımcı oluyor.
Burada aslında söylemek istediğim şey, bir dışınızdaki bir dünya
var ve orada yapmanız gereken işler var. Hepimizde bu var; sabah
kalk, işe git filan gibi. Bir de içimizde bir dünya var ki, onu
sadece hissedebiliyoruz. Ama asıl doğal olan bu. Yani gerçek olan
aslında bu iç dünyamız. Ben zorunlu olarak yapmamız gereken şeylerden
oluşan dünyayı sorgulamak istedim. Bunu da içimdeki gerçek duyguları
dışa vurarak, tuvale aktararak yaptım. Bu resimlerin hepsinin teker
teker anlatılması çok zor. Artık herkes bakacak ve kendi yorumunu
yapacak.
Nisan 2010
Yazarın Önceki
Yazıları:
Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'dan görüntüler
Toronto Başkonsolosu Bilgen, yoğun biçimde
açılışa hazırlanıyor
Dr. Khadir: "Bilime inanın!"
Türkiye Turizm Fuarı'ndaydı
Kadınların duygusallığını resmeden ressam:
Orhan Alpaslan
Toplumun Muhteşem Süleyman'ı Montreal
Caz Festivali'nde döktürdü
"Burada bir hikâye var, bunu çekmeliyim
dedim.
Ve hiçbir şey iki kez çekilmedi!"
Türkiye'den Kanada'ya sanat köprüsü ve
Ressam Atanur-Asuman Doğan çifti
Montreal'de Türk Kültür Şöleni'ni başlatıyoruz
Duo Romantika'dan dört el'li sevgi
damlaları…
Petro Canada'ya karşı işçilerin utkusu
Kriz gerçekten korkunç mu?
"Zekât, bu ülkede herkes tarafından
gerektiği gibi uygulansa…"
Zayıflamak sorun değil, onu korumayı
bilmeli!
Ressam Ali Refik Ataoğul: "Sanatçı
avant-garde olmalı"
Profesyonel bir yardım toplayıcı: Eda
Levi
Fethullah hareketiyle ilgili Mahçupyan:
"O ağın içinde pekişmesi sayesinde tabii ki bir siyasi güç"
Mahçupyan: "Hrant'ın ölümünü hâlâ
kabullenebilmiş değilim."
"Benim planlamacıya ihtiyacım yok
demeyin!"
"Çok paranız olması önemli değil,
elinizdekini akıllıca değerlendirin!"
Rum Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs yurttaşlarına
pasaport veriyor
Melisa, oğlu ve torununa destek için Erivan'dan
geldi
İsmail Cem İpekçi: "Kültürünüzü yitirmeyin
ama, yaşadığınız topluma da karışın!"
|