Aydın
Yurtçu
Ne kadar kolay
şey sizin için yazmak Aydın Bey. O kadar çok iz bıraktınız
ki Kanada Türk toplumuna, bu izlerin her biri ayrı bir köşe yazısı
olur, o kadar çok sevildiniz ki, sadece duygularımızı yazmak sayfalar
tutar, o kadar çok şey öğrettiniz ki, bu öğrettiklerinizi özetlemeye
kalksak gazete dolar. O yüzden sizin için yazmak kolay...
Ne kadar zor
şey sizin ardınızdan yazmak Aydın Bey. Acınızı derinden hissederken
duygusallığa kapılmadan sizi anlatmak gerektiği, yaptıklarınızla
kıyaslanınca yazılacakların adeta körlerin fili tanımlaması gibi
olacağı için zor.
Sizinle ilgili
ilk anım 24 Nisan 2000'de Parlamento binası önünde yapılan protesto
gösterisi sonrasındaki konuşmamız. Benim Kanada'ya gelişim daha
bir yıl olmamıştı. Size bu protestodan pek hoşnut kalmadığımı anlatıp
alternatif olarak Albay Altıkat'ın anma töreni projesini açtığımda,
"çok iyi düşünce ama bu işi dernek yapmasın; eğer sen Dernek
Başkanı olarak yaparsan bu artık derneğin işi olur, ileride de aksayabilir.
Ya bu işi sürekli yapacak değerli bir arkadaş bul veya Federasyon'a
yaptıralım" demiştiniz. Haklıydınız. Şimdi eğer gelenekselleşen
bir anma töreni ve bir de anıt varsa, bunda sizin stratejik öngörünüzün
payı yadsınabilir mi? (Yadsınamaz ama bu katkıyı da kimseler bilmez.)
İlk törene sayın
Büyükelçi'miz katılmadığında, bana 'zamanı gelince katılırlar
nasılsa, sorun etme, yeter ki biz sivil toplum olarak ısrarla buna
sahip çıkalım' demiştiniz. Onda da haklı çıktınız.
Her yıl anma
törenlerine hem katıldınız hem de Montreal Türklerine önderlik ettiniz.
2012'deki son törene hastalığınız nedeniyle katılamadınız ve 10
sene önceki ilk törenden bu yana ilk defa Montreal'in katılımı Ottava
ve hatta Toronto'nun katılımının bile gerisine düştü.
Sizi anlatmaya
yardımcı olacak bir ayrıntı da ilk yılların birinde bu törenlere
gelirken getirdiğiniz kumanyaları biz Ottavalılara ikram etmeniz.
O gün öyle utandık ki, onca yolu kat edip aynı gün dönen Montreal
ve Torontolu dostlara hiç olmazsa bir küçük ikram vermemiz gerektiğini
dolaylı olarak sizden öğrendik.
Hangi anımızı
yazsam?
Evinizde sizin
gibi değerli eşiniz Tülin Hanım'la birlikte beni ağırladığınız
gece "Bak bu yatak Metin'imin yatağı, şimdi sen yatacaksın,
bizim için ne anlama geldiğini düşün" demenizin onurunu
mu?
Arşivlerinizi
gösterdiğiniz gün gözlerimin içine baka baka bu arşivleri değerlendirecek
birisini arıyorum, yazık olacak değerlendirilmezse, burada Kanada
Türklerinin tarihi yatıyor, elden geçireyim, bir bakalım demenizi
mi? (Yaşamın ve insanların anlamsız mücadelelerinin salıncağında
bir yere varmadan ileri-geri gidip gelirken bu iki mesajı da yeterince
algılayamadığımı da şimdi anlıyor, üzülüyorum.
Federasyonun
kendi kendine yetmesi için bir vakıf kurmaya çalışırken bana, "Ben
eşimle birlikte ilk katılan olmak istiyorum ama, bu yıl çatıyı onarmak
için çok para istediler, kimseden de geri kalmak istemem, bu yıl
için üzerime düşeni çalışıp yapacağım" demenizi mi,
sonra da beni alıp Montreal Türk İslam Vakfı Başkanı Yılmaz Ekinci'ye
götürüp saatlerce Federasyonun Vakfı nasıl olmalı sorusuna kafa
yormanızı mı?
Bu arada biz
bunları konuşurken orada bulunan genç bir arkadaşın Kanada'daki
uyuşturucu bağımlısı Türk gençlerini kurtarmak için yaptıklarınızı
anlatışını mahçup bir şekilde geçiştirişinizi mi?
Vakıf fikri
dönemin Federasyon Başkanı tarafından reddedildiğinde, "Üzülme,
fikrin tohumunu attık, ileride yeşerir nasılsa" diyerek
üzüntümü umuda çevirme şeklinizi mi?
Federasyon Başkan
yardımcılığım sırasında Sayın Büyükelçi'nin icazeti olmadığı için
bazıları gibi geri duranlardan olmayıp verdiğiniz desteği mi?
Bir gazetede
yayınlanan okur mektubunuz için aradığımda, "Ben teşekkürü
değil, senin gibi gençlerin de bu gazetelere yazdığını görmeyi tercih
ederim" demenizi mi?
Sizi son bir
görmek nasip olmadı. Geçmiş olsun diye gelmek istediğimde "Kemotrapi
görüyorum, çok halsizim, beni böyle görme, biraz toparlanayım o
zaman görüşelim olur mu?" demiştiniz. Olamadı, üzgünüm.
Ama ben sizin gideceğinize de hiç inanmadım ki!
Aynı telefon
görüşmemizde "sizin için yapabileceğim bir şey var mı?"
diye sorduğumda, "Evet gazetedeki yazılarını
ihmal etme, önemli" demiştiniz. Bakın sözünüzü dinliyorum.
Rahat uyu değerli
insan.
Aralık
12 - Ocak 2013
Yazarın önceki
yazıları:
Alıp Başını Gidebilmek…
Anı Yaşamak
Kesilip Saklanacak Bir Yazı
Harcamak
İlişki
Çağdaş Türkiye'yi Kim Koruyacak?
Başarı
Bizim Ermeniler
Bilmiyorum
Federasyon
Altıkat'ı Anma Töreni Üzerine
Çıktık Açık Alınla
Yorumsuz Yorum
Adam Olmak İstemiyorum!
Kanada - Türkiye Diplomatik İlişkileri Alt
Düzeye İndirilmelidir!
24 Nisan
Kendimize Sormamız Gereken Soru
Ottava Türk Derneği (3)
Ottava Türk Derneği (2)
Ottava Türk Derneği (1)
İki Kere Okunması Gereken Yazı
Kanada Parlamentosunda İlk Türk Parlamenter
Gün Gelir
Boşuna Yazılmış Bir Yazı
Ottava Türk Festivali
Örgütlendiremediklerimizden misiniz?
Çağdaş Ağalık Sistemi
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!
|