Bölük
Bölük Bölünmüşüz
Kanada'daki
diyaspora Türkleri bölük bölük bölünmüştür. Biz bize benziyorsak
dünyanın diğer ülkelerindeki Türkler de herhalde her yerde bölük
bölük bölünmüştür.
Konu anavatan
olunca milli dava diyerek her kesimden birkaç kişi bir araya geliriz,
ama konu anavatan olsa bile büyük çoğunluğumuz hem orada hem burada,
orada olana bitene kayıtsızdır.
Senelerdir gazete
köşelerinde, toplantı kürsülerinde merak edilir, yana yakıla bu
kayıtsızlığın nedeni aranır, sorulur. Sorulur da, bir Allah'ın kulundan
da mantıksız bile olsa bir açıklama gelmez. Ya bilinmediğindendir
ya da tenezzül edilmediğinden.
Ama bölünmeye
gelince bizden olsun küçük olsun mantığı devreye girer. Türk diyasporasının
yoğun yaşadığı, yarısının yarısı toplansa ses getirebilecek büyük
şehirlerde her görüş, her etnik grup kendi gettosunu kurar, içine
gömülür, kendi kendine yaşar. Bu kadarla kalsa iyi; yetmezmiş gibi
bir de ötekileri çekemez, ayağına çelme takmaya çalışır.
Hemen herkesin
iyi kötü borçlu veya tamamı ödenmiş bir evi vardır. Ama koca koca
şehirlerde dini amaçlı olanları saymazsak kendi binasına sahip dernek
sayısı bir elin parmakları kadardır. Bir araya gelelim de bir yerimiz
olsun düşüncesi ya akla gelmez ya da pek hayata geçirilemez.
Birşeyler yaptığınızda,
'hadi beyler bayanlar pamuk eller cebe' dediğinizde, bu işi de ciddiyetle
yürütmeye kalktığınızda insanlardan para da toplayabilirsiniz, büyük
organizasyonları, gösterileri de gerçekleştirebilirsiniz; korolar,
web sayfaları kurabilirsiniz. Ama sonra bu yüzden bir dayak yemediğiniz
kalır; gece gündüz demeden emek verdiğiniz derneklerden, federasyonlardan
kovulmaktan beter edilir, milletin önünde azarlanırsınız.
Hadi gelin,
artık hiç olmazsa önemli konularda, bayramlarda, milli davalarda
bir araya gelelim, evden çıkıp topluma karışalım; şu topluma karınca
kaderince emek verip iyi kötü bir eser bırakmaya çalışanlara sahip
çıkalım, yardımcı olalım! Zor da değil, masraflı da değil.
Örneğin Federasyon
Başkanı Hüseyin Nurgel'in, Kanada Türk Dernekleri Federasyonu'nu
kurup tüzüğünü evindeki çalışma masasında hazırlayan, ardından da
senelerce gece gündüz bu davayı sahiplenen Muvaffak Üzümeri'ye verdiği
plaketi düşünün. Emeğinin, yaratıcılığının, cesaretinin karşılığını
ödemek mümkün olmasa bile, kendisine hiç olmazsa o kadarcık vefa
gösterebilmeyi niye senelerce düşünmedik ve düşünenlerin önerilerini
kulak ardı ettik?
Keşke emeği
geçenlere bir selam göndermeyi, etkinliklerde bir davetiyeyi, yapılan
konuşmalarda bir teşekkürü esirgemesek; bunu alışkanlık haline getirebilsek,
gelecek kuşaklara vefa duygusunu öğretebilsek.
Hadi aklımıza
gelmiyor, içimizdeki şeytan izin vermiyor; ama hiç olmazsa keşke
bu toplum için emeği geçenleri, iyi-kötü bir eser bırakanları toplantılardan
kovmaktan, yerin dibine batırmaktan, toplumdan soyutlamaktan, arkasından
konuşmaktan, engellemekten kaçınabilsek.
Diyaspora anavatanın
bir parçası, küçük bir modelidir. Ama gurbette yaşamanın kendine
has zorluklarını düşünerek biraz daha el ele veremez miyiz?
Bölük bölük
bölünmesek olmaz mı?
Dernek ağaları,
kanaat önderleri, devlet adamları, din gönüllüleri 'küçük olsun
benim olsun' diyeceklerine, 'herkesin olsun güçlü olsun' diyemezler
mi?
Haziran
2013
Yazarın önceki
yazıları:
Farklı Bir 24 Nisan
Aydın Yurtçu
Alıp Başını Gidebilmek…
Anı Yaşamak
Kesilip Saklanacak Bir Yazı
Harcamak
İlişki
Çağdaş Türkiye'yi Kim Koruyacak?
Başarı
Bizim Ermeniler
Bilmiyorum
Federasyon
Altıkat'ı Anma Töreni Üzerine
Çıktık Açık Alınla
Yorumsuz Yorum
Adam Olmak İstemiyorum!
Kanada - Türkiye Diplomatik İlişkileri Alt
Düzeye İndirilmelidir!
24 Nisan
Kendimize Sormamız Gereken Soru
Ottava Türk Derneği (3)
Ottava Türk Derneği (2)
Ottava Türk Derneği (1)
İki Kere Okunması Gereken Yazı
Kanada Parlamentosunda İlk Türk Parlamenter
Gün Gelir
Boşuna Yazılmış Bir Yazı
Ottava Türk Festivali
Örgütlendiremediklerimizden misiniz?
Çağdaş Ağalık Sistemi
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!
|