Balyozcuuuuu,
Balyozcu Geldi Hanıım!
"Vatan
sağolsun"
diyerek birlikte güle oynaya ölüme gitmeye hazır olduğumuz kırk
yıllık arkadaşlarım, meslektaşlarım yıllarca kendi ülkelerindeki
esir kamplarında esir yatarken taa Kanada'lardan bazılarının kalemlerinden
ya cehalet ya da kin damlıyordu. Benim elim elma armut toplamıyordu
ama devam eden davaya müdahale etmek yasalara da vicdana da aykırı
idi. Lehte ya da aleyhte tek bir kelime yazamadım. Oysa herşey o
kadar "kör gözüm parmağına" idi ki...
Çocukluğumda
sokaktan seyyar satıcılar geçerken hemen hemen aynı şekilde bağırırlardı:
"Eskiciiiii
eskici gedi hanım!"
Besleme basındaki
Balyoz haberlerini ve yorumcu(k)ları okurken senelerce aklıma bu
şekilde bağıranlar geliyordu. Birşeyleri satmaya çalışan seyyar
satıcılar gibi gazete ve televizyonlarından haykırıyorlardı:
"Balyozcuuuu
balyozcu geldi hanıım!"
Balyoz davalarının
fahri savcısı bile bu davaları bir kumpas olarak adlandırdığına
göre muhtemelen artık sahtekârların sahtekârlığını gizlemeye bazılarının
gücü yetmeyecektir. Ama devam eden bir dava hakkında yazmama ilkesine
sadık kalarak yazacaklarım için kararın açıklanmasını bekliyorum.
Ne yazacağım?
Bu köşeyi okuyanlar bilirler ki bu köşe memleketten daha çok gurbettekilerden
bahseder. Yazacaklarım yine kendi çöplüğümüz Diyaspora Türkleri
ile ilgili olacak.
Dava bitince
taa Kanada'lardan kumpasa yardım ve yataklık edenlerin yazdıkları
yazılardaki şifreleri deşifre etmeye çalışacağım.
Suçluluğu kanıtlanmamış
insanların gurbetteki basın aracılığı ile nasıl sırtlarından bıçaklandığını,
yargısız infaz yaparak o insanların sırtından geçinenleri yazacağım.
İleride bu dönemi araştıracaklara belge olsun diyerek, tarihe tanıklık
için yazacağım. Balık bilmezse bile hâlik bilsin diye yazacağım.
İleride tarihi
yazacaklar nasılsa Türkiye'deki 21inci Yüzyılın Ali Kemal'lerinin
yazdıklarını bulup kullanırlar, bize düşen kendi kapımızın önünü
süpürmek, gurbetçi Peyami Sabah'lar için tarihe not bırakmak,
tanıklık etmek olacak. Çünkü Atilla İlhan'ın şiirinde dediği
gibi:
"Cinayeti kör bir kayıkçı gördü / Ben gördüm kulaklarım
gördü"
Hem tarihte
yargılansınlar hem de mağdur dostlarım şikâyetçi olurlarsa ve de
bir suç varsa, işlediği kadarıyla yargıda yargılansınlar.
Bu subay arkadaşlarım
bembeyaz üniformalarına, eş ve çocuklarına hasret senelerce içeride
yatarken de, salıverildikten sonra da haklı olduklarına inanmaktan
başka kimseye mihnet etmeden ve dimdik durarak haklarını arıyorlar.
Alabilirler mi? Türkiye'de bağımsız yargı ve hukuk varsa alırlar.
Eğer yoksa o zaman muktedirlerden esecek rüzgâra göre aklanabilirler
de, karalanabilirler de. Göreceğiz.
Hata kendilerinde.
Denizci olacaklarına
Deniz Fenerci olsalardı zaten içeride olmazlardı.
Ocak-Şubat
2015
Yazarın önceki
yazıları:
Paralel Diyaspora
Denizciler Maviyi Sever
Bölük Bölük Bölünmüşüz
Farklı Bir 24 Nisan
Aydın Yurtçu
Alıp Başını Gidebilmek…
Anı Yaşamak
Kesilip Saklanacak Bir Yazı
Harcamak
İlişki
Çağdaş Türkiye'yi Kim Koruyacak?
Başarı
Bizim Ermeniler
Bilmiyorum
Federasyon
Altıkat'ı Anma Töreni Üzerine
Çıktık Açık Alınla
Yorumsuz Yorum
Adam Olmak İstemiyorum!
Kanada - Türkiye Diplomatik İlişkileri Alt
Düzeye İndirilmelidir!
24 Nisan
Kendimize Sormamız Gereken Soru
Ottava Türk Derneği (3)
Ottava Türk Derneği (2)
Ottava Türk Derneği (1)
İki Kere Okunması Gereken Yazı
Kanada Parlamentosunda İlk Türk Parlamenter
Gün Gelir
Boşuna Yazılmış Bir Yazı
Ottava Türk Festivali
Örgütlendiremediklerimizden misiniz?
Çağdaş Ağalık Sistemi
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!
|